Ahmet
Turan Alkan, "Hizmet'in en büyük suçu, seçici olmaması" deyiverdi
kibarca.
Bariz bir hakikatin en net ifadesi!
Öteden beri her fırsatta Hizmet'in imkanlarıyla ikbal yıldızını parlatma
peşinde olanları, daha düne kadar kimsenin yüzüne bakmadığı onlarca samimiyetsiz
insanı... değer verip, televizyonunda, radyonda, gazetende baş köşede
ağırladın!
İşsiz kaldığında iş verdin! Düştüğünde elinden kaldırdın.
Evet, bir yerde müslümanca bir tutum! Ama hüşyar ve müteyakkız olmak kaydıyla.
İşte, açın bakın Burç Fm arşivini. Henüz bir yıl öncesine
kadar Ahmet Taşgetiren konuşup durmuş gece gündüz. Televizyonunuzda düzenli programlar yapmış. O da kesmemiş olacak ki,
gazetenizde ser-muharrir muamelesi çekmissiniz kendisine. Sonra gezdirmediğiniz
yer kalmamış. Hani, yazdıkları da bulunmaz Hind kumaşı olsa bari! Sadece Taşgetiren değil, açıp bakın gazete, radyo ve televizyon arşivlerinize. Kimler kimler gelip geçmiş.
Dün,sabah akşam peşinizde koşanlar, bugün telefonunuza çıkmıyor.
Dün,sabah akşam peşinizde koşanlar, bugün telefonunuza çıkmıyor.
Üzgünüm ama, bu denli haşır neşir olduğunuz, onlarca, yüzlerce samimiyetsizi çoktan
tanımış olmalıydınız! Mesafeni çoktan koymalıydınız!
Nereden bilebilirdik demeye hakkın yok!
Kendi yetiştirdiğine hüsn-i zann adem-i itimad dengesi.
Seni sömürene aydın adam muamelesi!..
Elverir artık!
Kimsenin esamisini duymadığı bir şiir yorumcusuna,
ekranınızın kapılarını ardına kadar açmışsınız. Maişetini temin etmesinin yanında, ekranlarınız onun için tam da bir staj mekanı olmuş.
Kullanıldığının farkına bile varmamışsın.
O ince ruhlu şiir yorumcusu dostunuz da mübarek mübarek,
buğulu sesiyle Medine'nin Gül'ü adlı şiiri okumuş zaman zaman. Doğrusu hem işi biliyormuş,
hem de gönlünüzü almasını !
Şimdi ise, devletin televizyonunda size mersiyeler okuyor.
O tuhaf dizilerinizde başrolleri ulüfe olarak bağışladığınız sıradan oyuncular, ttelevizyonunuzda yeşil magazin programı yapan aktörler sadece sırtlarını çevirmekle kalmamış size bugün, sizi karalamak için çevrilen filimlerde başröllerde oynamakta.
O tuhaf dizilerinizde başrolleri ulüfe olarak bağışladığınız sıradan oyuncular, ttelevizyonunuzda yeşil magazin programı yapan aktörler sadece sırtlarını çevirmekle kalmamış size bugün, sizi karalamak için çevrilen filimlerde başröllerde oynamakta.
Gazetenizde yazdırdığınız, televizyonunuzda yeme içme
programları yaptırıp şöhretine şöhret kattığınız bir Sonradan Görme, şimdi
sizin aleyhinizde haftasonu ekleri çıkarmakla meşgul, bilesiniz.
Sizin ekranlarınızda vatan millet Sakarya edebiyatı yapan
onlarca kişi... kimi siyasetçi müsveddesi, kimi çapsız muhteris, kimi tarihten
bi-haber tarihçi, kimi sosyolojiden behresiz sosyolog...bugun ya falan partinin
saflarında, vekil, mebus veya propaganda şefi, ya da tek kişilik vakıflarında
ücret-i hükumete ram olmuş ve hikmet-i hükumetle uzlaşmış “uzman” kılığında
maaşa bağlanmış!
Abant Toplantılarında ağırladığınız isim listelerini alın
önünüze. O toplantılara katılmak için takla atanları.
Onca masraf ile ala-yı vala ile misafir-perverane
ağırladığınız o isimler, şimdi kimlerin arkasında saf tutmuş!
Ya, ülke ülke gezdirdiğiniz kerameti kendinden menkul o
aydınlar!
Çıkıp tek kelime söyleyemediler sizin için,
söylemeyemiyorlar!
Topu sizin tezgahınızdan geçti halbuki. Nerden bilirdik bu
zevat-i kiramın tam ahraf-i na-şerif olduklarını diye ah u enin etmenizin kime,
ne faydası olur ki şimdi!
Oysa, tanımalıydınız kimlerle düşüp kalktığınızı, ne menem insanlarla yola çıktığınızı.
Oysa, tanımalıydınız kimlerle düşüp kalktığınızı, ne menem insanlarla yola çıktığınızı.
Yetişmiş insanınız olmadığından mıydı bütün bu çapsızlarla
olan muahedeniz!
Halbuki, Hizmet Hareketi’nin insan gücü bugün değil
Türkiye’nin dünyanın hiç bir teşekkülünde yok!
Meşrutiyet sorununuz mu vardı da bu kimselere tutunmak
ihtiyacı hissetiniz! Halbuki, Hizmet Hareketi, bu toprakların sadece en meşru
topluluğu değil, tesahüp ettiği değerler ve mefkureler cihetiyle en matlub ve merğub
damarıdır da.
No comments:
Post a Comment