Şu mahut süreçten epey önce, “Twitter Bağımlılığı”
başlıklı küçük bir yazı kaleme almıştım; meğer bu Twitter'dan ne kadar mustarip
insan varmış! Bu yazı vesilesiyle çok sayıda email aldığımı hatırlıyorum.
O gün bu gündür, sosyal medyanın önemi arttıkça arttı.
Özellikle de AKP ile Hizmet Hareketi arasında yaşanan şu gergin süreçte…
Twitter meydan muharebeleri yaşandı. Taraflar bu mecrada hesaplaştı. Twitter'da yazılan orda kalmadı, mahkemeler önünde hesap verenler, hatta tutuklananlar, yüklü tazminatlar ödemek zorunda kalanlar oldu. Twitter yasası çıktı. Önceleri Twitter'a mesafeli duranlar zamanla hesaplar açtı.
Özellikle de AKP ile Hizmet Hareketi arasında yaşanan şu gergin süreçte…
Twitter meydan muharebeleri yaşandı. Taraflar bu mecrada hesaplaştı. Twitter'da yazılan orda kalmadı, mahkemeler önünde hesap verenler, hatta tutuklananlar, yüklü tazminatlar ödemek zorunda kalanlar oldu. Twitter yasası çıktı. Önceleri Twitter'a mesafeli duranlar zamanla hesaplar açtı.
Digital aktivizm Batı’da önemi hızla artan bir
fenomen. Hayatımızın her sahasındaki etkisi ve belirleyiciliği gelecekte daha da ağırlık kazanacak. Bir kişi ya da grub, yılların “established” medya kurumlarını sosyal
medyadaki stratejik veya agresif metodlarla tehdit eder hale geliyor, “tanrı-yazarların”
pabucunu, bir lise öğrencisi “hilarious” yorumlarıyla dama atabiliyor...
Günümüzün
türbülantı bol siyasal ortamında, gelişmeleri televizyon ve gazete ile takip
etmekle yetindiğinizde gündemin arkasına
düşüyorsunuz; tabiatiyle “en son haber”i yakalamanız mümkün olmuyor. Sosyal
medya, özellikle de Facebook, Twitter, YouTube ve bloglar… insanları en son
gelişmelerden haberdar ederken, aynı zamanda birbirine yakınlaştırıyor,
irtibatlı hale getiriyor. Yeni birliktelikler ve yeni alanlar, fırsatlar yaratıyor. Aradaki
mesafeye rağmen, binlerce, milyonlarca kişi, belli algı, proje ve ideolojiler
etrafında “yeni toplumlar” inşa ediyor. Bu birliktelikler, sosyal ve siyasal
gelişmeler hakkında geleneksel medyaya nispeten, daha otantik ve original perspektifler, zengin muhtevalar sunabiliyor takipçilerine…Artık kimse, vasat olana tahammül etmek, ortalama ile yetinmek zorunda değil. Twitter, post-modernitenin ruhuna çok uygun.
Bu anlamda, sosyal medyanın sosyal aktivizmi "vatandaş
gazeteci" konseptiyle daha farklı bir alana kaydırdığını gözlemleyebiliyoruz.
Bu hashtag aktivizminde siyasetciler ile halk arasındaki geleneksel
münasebet biçimleri tarihe mal olmuş durumda. Bir mağdur vatandaş bir siber platform
kurarak buradan gök kubbeyi inletebilir… 40 yıllık siyasetçiye sadece ayar
vermekle kalmaz, onun siyasi hayatına da mal olabilir.. Kişi taleplerini, endişelerini
kapı kapı dolaşma yerine bu platformda dile getirip istediğini alabilir. Ez-cümle
sosyal medyanın nimetleri tadat etmekle bitmez.
Peki Hizmet Hareketi Twitter’da ne alemde?
Hizmet, Türkiye’de sayısız yeniliğin öncüsü… Sosyal
medyanın sosyal hareketlerde nasıl kullanılacağını konusunda da epey mesafe kat
etti, yol açtı. Süreçte profesyonellerle çalıştı. Kendisine karşı, sosyal medyada devlet gücüyle ve en
hoyratça mücadele edenlere pabuç bırakmadı. Twitter’da her akşam konular
belirleyerek gündemi saptadı; sosyal hashtag aktivizmi konusunda trendleri
tayin etti. AKP, Hizmet’in bu konuda da arkasından gelmek zorunda kaldı.
Hizmet Hareketi’nin Twitter’daki etkinliklerini düzenleyen, koordine ve organize eden ana hesaplar yanında, çok sayıda diğer şahsi ve kurumsal hesaplar, Türkiye ve Dünya gündemindeki trendleri belirledi. Dünyanın dikkatini Türkiye'de yaşanan insan hakları ve basın özgürlüğü konularına çekmeyi başardı. Bunu Ingilizceyle yaptı, Fransızcayla, Almancayla, Arapçayla yaptı. Hizmet, güncelle ve siyasal gelişmelerle bağlantılı olarak, farklı hesaplarla, farklı konulara değinerek daha stratejik bir davranış biçimi geliştirdi, sergiledi.
Hizmet Hareketi’nin Twitter’daki etkinliklerini düzenleyen, koordine ve organize eden ana hesaplar yanında, çok sayıda diğer şahsi ve kurumsal hesaplar, Türkiye ve Dünya gündemindeki trendleri belirledi. Dünyanın dikkatini Türkiye'de yaşanan insan hakları ve basın özgürlüğü konularına çekmeyi başardı. Bunu Ingilizceyle yaptı, Fransızcayla, Almancayla, Arapçayla yaptı. Hizmet, güncelle ve siyasal gelişmelerle bağlantılı olarak, farklı hesaplarla, farklı konulara değinerek daha stratejik bir davranış biçimi geliştirdi, sergiledi.
Üslup konusunda, istisnalar haricinde, Hizmet Hareketi
önde durdu. AKP yanlısı görünen troll hesaplarında hakaret ve küfrün bini bir
paraydı.
Fuat Avni bir fenomen haline geldi. Yazacakları halen merakla
bekleniyor, operasyonları önceden ihbar etmeye, gündemi belirlemeye devam
ediyor. Zamanla çok sayıda türevleri zuhur etti. Bilgi kirliliği arttıkça
arttı. Bu nick-name ile ilgili spekülasyonlar, tam da bizim gibi kahramanlara
ve mehdi vs. beklentisi içindeki bir toplumun fantastik ihtiyaçlarını karşılayacak
kıvamda! Edebiyatta müstear isimlere
daha sempatik bakmama rağmen, sosyal medyada nick-name ile icra-yi faaliyette
bulunanlara karşı mesafeliyim…Ol sebeple, Fuat Avni ve benzerleri ilgi alanımın
dışında kalmaya devam ediyor.
Hizmet Hareketi’nin resmi hesaplari dil, üslup ve
muhteva bakımından makul. Sosyal ve kurumsal sorumlulukla hareket ediliyor.
Yapılan saldırılara karşı ya savunma modundalar, ya da yapılagelen hizmetler ve
etkinlikler kamuoyuyla paylaşılıyor. AKP zihniyeti Twitter’in, sosyal medyanın
olmadığı bir dönemde, mesela 28 Şubat mevsiminde, Hizmet Hareketi’ne bu gadri
reva görmüş olsaydı nasıl bir netice hasıl olurdu acaba!
Burada kısaca, önce Twitter’in Hizmet Hareketi’ne verdiği
zararları, hemen arkasından da sağladığı faydaları paylaşmak istiyorum.
Zararlar:
Hizmet Hareketi adına ortada görünen bazı kimseler
Hareket’e çok zarar verdi. Bilerek veya bilmeyerek…Bu kişilerce, Hizmet’in en
temel değerlerinin bile yanlış temsil edilmesi (misrepresentation) düşmana
malzeme ve fırsat verirken, dostu üzdü. Sırf bireysel popülizm adına umumun
hakkına girildiği, giriliyor olabileceği kimilerince bir türlü görülemedi. Bu
zevat, Hizmet ile ilgili mevzularda keyfemayeşa bir tavır ve tutum içine girdi.
Önceleri bu üslubu ayarlayamamanın zararlarının
farkına sonradan, ilk olayların travmatik etkileri geçince, daha çok varıldı.
Bu zaman zarfında, Hizmet Hareketi’ne bu mecrada düşünce, yorum, ilham ve
tepkileriyle daha fazla katkı sunabilme potensiyeli olan pek çok kimse sosyal
medyaya erken veda etti. Diğer yandan Hizmet adına ortaya çıkıp sağa sola
reaksiyonerce ve kimi zaman da çiğce cevap yetiştiren kimseleri “Hizmet’e zarar
veriyorsun” diyenlere “üslupçu” gibi biraz da tahkir ve tezyif edici bir sıfatı
layık görerek, kendi üsluplarıyla
devam etme yolunu seçtiler. Halbuki, bu süreçte Hizmet Hareketi’nin en son
ihtiyacı olan şey, bu ucuz kahramanlardı. Ama ortada post-modern çağın
susturulamaz realiteleri de vardı! İş bir noktadan sonar, “Bırakınız yazsınlar,
bırakınız çizsinler” rolantiyesine girdi. Ben, bu durumu; kişisel anlamda aslında
özgürleştirici bulmama ragmen, külli manada, bazı şahısların hem ısrarla
Hizmet’ten görünüp, hem de Hizmet’in en temel üslup tarzı ile bağdaşmayan
tavırlarından dolayı zarar hanesinin başına kaydediyorum.
Sürecin ilk zamanlarında, sıcak ve ümit-bahş malumata
ihtiyaç hisseden geniş dairdeki cemaat kesimleri, kendilerine adeta gaipten
haberler getiren bu isimlere sarıldı. İşin burası, nice hayal kırıklıklarının
vuku bulduğu, önemli bir yerdir. Bazen, bir davaya en büyük zararı, onu
savunuyor gibi görünenler, hatta ısrarla savunduğunu ileri sürenler verir.
Bilgi kirliliği ve akla zarar komplo teorileriyle, zaman
zaman geniş kitleler manüpile edildi.
Twitter’in en büyük zaralarlarından birinin, ilk
yazımın da ana konusu olan “ zaman kaybı” olduğunu bilvesile tekrarlayacağım.
Ve en sonuncusu da, ailevi meseleler. Eşlerin sosyal
medyaya fazlaca dalması, orada kurdukları yeni arkadaşlıklar, ilişkiler,
birliktelikler… kimi ailelerde ciddi sorunlar teşkil edebilecek boyutlara
geldi.
Peki
faydalari neler?
Meslekten ihraç edilen emniyet ve yargı mensupları için
seslerini duyurabilecekleri bir platform oldu.
Hizmet Hareketi’in fertlerinin, cemaatteki kollektif
kimlikten başka bir de bireysel kimliklerinin olduğunu, olabileceğini (differentiation)
gösterdi. Hayatın akışı içinde ben’in (self) grup psikolojisinin önüne geçebileceği, ve
bunun da son derece normal bir şey olduğu görüldü. Twitter, Hizmet Hareketi’ne
gönül veren kimselere, cemaatin, şahs-ı manevinin, şirket-i amal-i uhreviyenin
yanında “birey” olduklarını da hatırlattı. Bir birey olarak, “sen” ne
düşünüyorsun? Düşündüklerini “ne kadar” ifade edebiliyorsun? Bu sürecte Hareket’ten
pek çok kimse, haksızlıklara karşı kendi kariyerini riske atarak sesini yükseltme
yolunu tercih etti. Hala tedbir veya farklı saiklerle sesi çıkmayan ya da daha
düşük volumde çıkan, nick-name kullanan….kimseler çoğunlukta. Aslında onlar da “gölge”lerinden
çıksalar iyi olur!
Hizmet Hareketi içinde, bir talep veya temenni, varsa
bir haksızlık veya mağduriyet, yer, kurum ve hatta kişi ismi belirtilerek bu
olumsuzluk daha kolay dile getirilebilir hale geldi. Ulaşılamaz gibi olan kimselere
daha kolay ulaşılır oldu. Twitter’in en büyük faydalarından biri Hizmet’in daha
da şeffaflaşmasına vesile oldu.
Hizmet Harketi’nin aslında tek bir ses olmadığı,
bünyesinde birbirinden farklı seslerin, yorumların, telakkilerin olduğu görüldü.
Bu durumun Hizmet tarafından muazzam bir zenginlik olarak anlaşılıp
anlaşılamadığı hususundan henüz tam emin olmadığımı da söylemeliyim. Hizmet
Hareketi içinde yetişmiş daha öne çıkan kimseler, birbirleriyle çeliştikleri
hususlarda herkesin gözü önünde fikri tartışmalara girmekten çekinmedi. AKP
gibi siyasi bir hareketin bile muztar kalmaktan ödünün patladığı bu ikircikli durum,
dini mahreçli bir sosyal hareket olan Hizmette suhuletle hazmedildi, ve ben, acizane,
bu tür açık konuşmaların Hizmet için ziyadesiyle yararlı olduğunu düşünüyorum.
Çoğu kişinin bu süreçte Hizmetin yanında durmasının sebeplerinden biri
masumiyet karinesi ise bir diğeri de Hizmetin saklayacak gizlisinin saklısının
olmadığınına inançlarıdır. Bu bakımdan medenice her konuyu, kurumsal mahremiyet
mahfuz kalmak kaydıyle, tartışmakta hiç bir beis ve çekince olmamalıdır.
Süreçte, Twitter çok sayıda “artificial” aydın ve “public
intellectual”in arz-ı endam etmesine vesile oldu.
Hizmet kurumlarının temsilcileri, Hareket’in genel
söylemini besleyen yan söylemler gelistirerek, bunu farklı renk ve tonlarda
dile getirdiler, bu arada kendi liderlik kapasitelerini de sergileme imkanları
buldular. (Kimse Yok Mu, İstanbul Vakfı, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı..)
Twiter, Hizmet Hareketi’nin dünya genelinde belli
mahfillerde hem isminin duyulmasına (name-recognition), meşgul olduğu meseleleri daha geniş ve farklı kesimlere
duyurmasına, dolayısıyla daha da global hale gelmesine, bilinirliğinin ve
tanınırlığının artmasına vesile oldu. Dünyanın farklı coğrafyalarında hizmet
eden gönüllülerinin de birbiriyle tanışması, yakınlaşması için vasıta oldu. Bu
vesile ve vasıtalarla da biçimlenen yeni
münasebet keyfiyetleriyle Hareketin ana
umdeleri, yerleşik değerleri, yeniden müzakere edildi, tanımlandı, ve bilahere
yeni değerlerin üretilmesine vesile oldu.
Twitter, Hizmet Hareketi’ni, Türkiye toplumunun çok farklı kesimleriyle de irtibata geçirdi, yakınlaştırdı. Hizmet, kendini bu kesimlere daha iyi anlatma imkanı buldu.
Sosyal medya, Hizmet Hareketi’nin kendini daha iyi görebileceği
bir meydan aynası işlevi de gördü.
Hizmetin en zor zamanlarda, bıçağın kemiğe dayandığı
anlarda bile, sabırla ve temkinle davranan, espri üretebilen bir sosyal hareket
olduğu ortaya çıktı, Hareketin “kollektif duygusal zekası” bilvesile tebeyyün etmiş oldu.
Hizmet içinde, nesiller arası ve cinsiyetler arası sağlıklı
bir iletişimin de sağlanmış oldu. Önceki kuşaklar ile yeni nesil arasında bir
köprü kurdu Twitter... Bayanlar, sosyal ve siyasal konulardaki farkındalıklarını arttırdı, seslerini daha net ve gür duyurabildi.
Ez-cümle,
Twitter bireysel hayatımızı da toplumsal hayatımızı da derinden etkilemeye
devam ediyor. "Beyanda sihir vardır." hadisinin tecelli ettiği bir mecradır Twitter.
Her şeyde olduğu gibi avantajları yanında dezavantajlar da ihtiva ediyor. Denge
ve bilinç şart. Kimi yan etkilerine rağmen, ben şimdilik buralardayım.
No comments:
Post a Comment