“Şahsın üslub-ı beyanı, şahsın timsal-i şahsiyetidir”
Said Nursi
Eskiler
üslub yok esalib vardır demişler.
Sonra, usül esasa mukaddemdir demişler.
Söyleyişin, söylemin önüne geçtiğini, veya en az onun kadar mühim olduğunu
vurgulayagelmişlerdir. Bu meyanda, gerek sözlü kültürümüzde, gerekse hikemi
divan edebiyatımızda zengin bir müktesebat var! Oralardan üslup kuramları
çıkarılabilir.
......
Gelelim yazımızın başlığına: Hizmet ve üslup.
Hizmet Hareketi, nev-i sahsına mahsus ve münhasır bir
hareket.
Bidayetinden itibaren, diline ve üslubuna özen
göstermiş bir hareket. Yaklaşık olarak yarım asırlık tarihinde, kendi içinde dil,
üslup ve kültür karekteristikleri vücuda getirebilmiş bir hareket…
…….
Malum
süreç’te hareketin dili ve üslubu sorgulandı. Hareketin hem içindekiler, hem de dışındakilerce...
Evet,
hep tartışılıyor: Hizmet Hareketi, süreçte algıyı iyi yönetemedi. Halka hitap
eden mesajlar üretemedi. Kimi zaman çok yumuşak, kimi zaman da çok sertti!
Geçen üç yıllık zaman zarfında, Hareket’in dil ve
üslubunun siyasette, matbuatta, halk nezdinde, Hareket’e gönül verenlerin kendi
aralarında….nasıl ve hangi suretlerde biçimler aldığını görme imkanları elde
ettik; bu dil ve üslubun hangi mahiyetlere bürünebildiği, esnekliği, rijitliği
hakkında genişçe gözlem ve malumat sahibi olduk. İleride bu önemli malzeme daha iyi
değerlendirilecektir.
…….
Öncelikle şunu kaydedelim ki, Hizmet Hareketi’nde
tekelci bir sesin olmadığı, bilakis çeşitli üslupların, telakkilerin,
kavrayışların, tavırların… sözkonusu olduğu ayan beyan görüldü. İlahiyatçı ile Sosyal Bilimci vakaları gayet tabii birbirinden farklı değerlendirdi. Bakalım, bunun
tastamam bir zenginlik olduğu kayıtsız şartsız, önyargısız… ne zaman kabul
edilecek!
Hareket’in dilini belirleyen iki üç temel unsur var:
Risale-i Nurlar,
Fethullah Gülenin yazı ve sohbetleri,
Hareket medyası, hassaten de Zaman Gazetesi ve Sızıntı Dergisi…
Risale-i Nurlar,
Fethullah Gülenin yazı ve sohbetleri,
Hareket medyası, hassaten de Zaman Gazetesi ve Sızıntı Dergisi…
Bu dil ve üslub, Türkiye’deki diğer dini cemaat ve
gruplarla mukayese edildiğinde kısmen
kristalize olmuş bir dil ve üslubtur; genel anlamda da, istisnaları
olmakla birlikte, gerek kelime kadrosu, gerek cümle kurgusu, yapısı, tonlaması... ile emsallerinden
üst düzeydedir denebilir. Kendi içinde kodları, özel anlamları ve anlaşma ve
anlama biçimleri de ihtiva eden kapalı mahiyetli bir dil. Sembolleri, ritüelleri,
mecazları, istiareleri, teşrifatı… da olan…
Bilenler bilir, bu dilin asıl şekline ben, “letafetli ve halavetli, maneviyat debisi
yüksek bir lisan”; mihaniki ve rutin şekline ise, Hizmet Dili ve Edebiyatı diyorum. Ki bu bir bahs-i diğer.
…..
Yine bir bahs-i diğer husus da, bu dilin, irfan
üretebilme ve daha otantik münasebetler inşa edebilme kabiliyeti omasına
rağmen, yaran arasında araba sigortaları, ev mortgageleri, barbekü
muhabbetleri, genel ailevi ve siyasi meseleler gibi harcıalem konular dışına
çıkıp daha derin, tatminkar ve özgün sohbetlere, musahabe ve müzakerelere hangi
düzeylerde vesile kılınabildiğidir!
……
Kişinin ahlakı
ve gerçek karekteri öfke, telaş, panik, stres…gibi anlarda ortaya daha iyi
çıkıyor ya, sosyal hareketlerin de öyle.
Havuz medyasının kara propaganda ve iftiralarına,
Hizmet Hareketi’nden kimi insanlar, özellikle sosyal medyada, aynı üslupla
cevap verme yolunu ihtiyar etti. Arsız kadar cesur olamayacaksak yaklaşımı,
Hizmet’in o bildik dengeli ve dengeleyici üslubunda kimi tavizlere sebebiyet
verdi. Acizane, başından
beri üsluptan taviz vermeden, söylenmesi gereken her şeyin söylenmesi yolunu
tercih ettim. İşte bu üslubun ne ve nasıl olması gerektiği de yeterinde ele
alınmadı, irdelenmedi. Ortalıkta sadece düşünceyi boğan üslup zaptiyeleri
türedi.
Yine de insafla kaydetmek gerekir ki, bunca çirkeflige
ve ağza alınmayacak küfürlere, tezyif ve tahkirlere rağmen, Hizmet Hareketi’nden
bir kaç minor misal müstesna, küfür işitilmedi. Bu tür muarazalarda üslubumuz namusumuzdur sözüne
umumiyetle sadık kalındı.
Sürecin başlarında kısmen daha agresif ve savunmacı
bir üslup sergiyen Hareket, zamanla maruz kaldığı tüm zorbalıklara rağmen, kimi
zaman daha umarsız, nüktedan ve müstağni, kimi zaman da zalimin pervasızlığına
ve aymazlığına cevaben daha cesur bir dil ve üslup koydu ortaya.
…….
Fethullah Gülen, dil ve üslupta, bütün bir dini
heyecan ve helecanına rağmen, mülayemet ve kavl-i leyyin sahibi bir hatip.
Yayımlanan kimince mülaane kimince de beddua olarak
tavsif edilen sohbeti, Havuz medyası
tarafindan başarıyla kara propagandaya malzeme yapıldı. Bu sohbet de Hareket’in
süreçte tonunu, dil ve üslubunu belirleyen önemli parametrelerden biri oldu: Zulmü, Allah’a havale eden meydan okuyucu bir
üslup.
….
Hizmet ile kurumsal bir irtibatı olmayan ama kendisini Hareket içinde gören veya Hareket’e sempati besleyen kimi insanların da, özellikle sosyal medyada “uygunsuz” dil ve üslup kullandıkları görüldü. Bu da Hizmet’teki çoğunlukça tasvip edilmedi.
Üslupta ayarı tutturamayan kimi genç kuşaklar,
Hareket’in “ağır ve tecrübeli
abileri”nce eleştirildi. Ama sosyal medya çağında, post-postmodern çağda
herkes herşeyi söyleyebilmekte.
Hizmet Hareketi içindeki çoğunluk, daha önce sosyal
meselelerle ilgili olarak sıklıkla kullandığı yuvarlak, yüzeysel, komplocu
bakan genel ifadelerden uzaklaştı; onun yerine daha net ve anlaşılır konuşmaya
başladı.
Evet,idare-i maslahattan içtinap edilmeli. İnsanlar birbirleriyle daha cesur
konuşmalara, önyargısızca, empatiyle girişebilmeli, dahası birbirini sonuna
kadar dinleyebilmeli. Üslub sadece konuşurken değil, belki de en güzel
dinlerken belli oluyor.
Üslub-i beyan aynıyla insandır diye tercüme etmiş Recaizade Bacon’dan.
Üslubumuz sadece
namusumuz değil, tastamam kendimizdir de...
Bununla
birlikte,artık üslup tartışmalarının bir adım ötesine geçilmeli.
Herkes istediğini üslub-i münasiple beyan edebilmeli. Kimse kimsenin sadakatini sorgulamamalı,
çetelesini tutmamalı.
Yukarıda da değinildiği üzre, tebarüz etti ki, Hizmet’te
birden fazla ses var, binlerce ses var.
Ne büyük bir zenginlik! Bu çeşitlilik Hareket’in birlik
ve beraberliğini bozmaz; onu amacından saptırmaz, bilakis şakirdan arasındaki
uhuvveti ve münasebetleri güçlendirir; Hareket’in gidişi daha sağlam bir
istikamete sokar. 50 yıllık Hareket, bu
olgunlukta ve keyfiyette. Üslubun
haddinden fazla önemsendiği ortamlarda sadece düşüncel durağanlık yaşanmaz,
alınma, gücenme de çok olur ve otantik münasebetler kurulamaz. Büyüme olmaz,
daralma olur!
No comments:
Post a Comment