Risale-i
Nur Hareketi’nde, sıklıkla okunan kitaplardan biri Lemalar’dır.
Dili, üslubu, ele aldığı konular caziptir.
Dili, üslubu, ele aldığı konular caziptir.
Külliyatın müellifi Bediüzzaman Said Nursi, enbiya kıssalarından, hastalık ve yaşlılık
tecrübelerinden, Hareket içindeki kardeşlikten, hizmetinin genel umdelerinden
söz eder Lemalar’da; kendisinin ve talebelerinin hayatından ilginç hikayelerle
işler dini konuları...
Lemalar’da, sanırım, en sıklıkla ve severek okunan
parçalardan biri 10.Lema, yani Şefkat Tokatları bahsidir.
Bediüzzaman’ın,
“hizmet-i Kuraniye’de arkadaşlarımın
beşeriyet muktezası olarak sehiv ve hatalarının neticesinde” maruz kaldıklarını düşündüğü Şefkat tokatları, Nur Hareketi’ne
mahsus bir konsepttir. Bediüzzaman bu hususu kavramsallaştırmış, hareketinin
önemli bir karekteristiği haline getirmiştir.
Benzer konsept, diğer dinlerde de vardır! Bela ve
musibetlere birer İlahi ihtar ve ikaz olarak bakmak yaygındır dünya dinlerinde.
Allah, Rahimdir, Kerimdir; ama aynı zamanda Adil’dir de…
Allah, Rahimdir, Kerimdir; ama aynı zamanda Adil’dir de…
Yine aynı gelenekten beslenen Fethullah Gülen de şöyle
tanımlıyor Şefkat tokatlarını:
“Sevenin, sevdiğine, sevgi eksenli, onu
doğru yola getirme maksadıyla, kulağını çekme, azarlama mânâsına gelen tatlı
bir ikazdır.”
Gülen Hocaefendi’ye göre böyle bir tokat “o insanın ders almasına ve istikamet kazanmasına vesile olabilir”
Risalelerde geçen Şefkat
Tokatları’nın anahtar cümlelerden biri şudur:
“Halbuki Hizmet-I Kuraniye’de bulunana, ya
dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli. Ta, ihlasla, ciddiyetle, hizmet-i
Kuraniye’de bulunsun”.
Ve ekler, Bediüzzaman, “Hangi maksadım beni iğfale sevk etmişse, onun aksi ile tokat yedim”. Bana göre meselenin bamteli işte burasıdır.
Mesela kardeşi Abdülmecid hakkında “ maksadının aksiyle şefkatli bir tokat yedi” der Bediüzzaman.
Talebelerinden kimisi, arkadaşlarının “manevi şerefini kafi görmez” şefkatli bir tokat yer, sonra ehli dünya, kimi talebelerinin “zayıf bir damarından”, kiminin ise “safvet-i kalbinden” istifade eder; Nur talebelerine yine
kendilerini intibaha getirecek bir şefkat tokadı yemek düşer.
Bediüzzaman, talebelerinin maruz kaldığı şefkat
tokatlarından, onların da müsaadesiyle söz ederken oldukça temkinlidir.
Mesela “Hizmetin pek
mühim bir azası” olarak nitelediği Hulusi Beyin maruz kaldığı Şefkat
tokadını anlatırken, şunu da eklemeyi ihmal etmez: “Hulusi’nin kalbi çendan layetezelzel idi”.
.......
Şefkat Tokatları
konseptinin psiko-analitik ve narratif terapi teorileriyle İslami perspektifli
okumaları yapıldığında, ilginç sonuçlar vermesi muhtemeldir. En azından, Utanç ve Suçluluk duygusu
kavramlarıyla tahlile değer bir risaledir Şefkat
Tokatları...
Şefkat tokadı, kişiye
utanç yerine ondan daha hafif bir algılayış olan suçluluk duygusu verir; ona
muhasebe ve sorumluluk duygusu aşılar.
Kişi, yanlış yaptığına
inandığı bir eylem, bir davranış için cezasını bulduğunu, bu cezanın da Allah’tan
bir ikaz ve ihtar olduğunu düşünür; dersini, ibretini alır, derlenip
toparlanır.
Şefkat Tokadı’na inanmak -paranoya olmamak kaydıyla- teskin ve telkin edicidir.
Kişi, değerlerine zıt bir davranış sergilediğine inandığından dolayı bir bela ve musibetle karşılaştığında, tevbe eder, af diler; Allah’a iltica eder, onun hikmetine ram olur.
Kişi, değerlerine zıt bir davranış sergilediğine inandığından dolayı bir bela ve musibetle karşılaştığında, tevbe eder, af diler; Allah’a iltica eder, onun hikmetine ram olur.
Kimse de hatadan hali
değildir. Elverir ki hatasını görüp anlasın, yanlışından dönebilsin!
........
Bediüzzaman, kendi yediği
Şefkat Tokatlarını anlatırken daha rahattır!
10. Lema’da kendisinin,
kardeşinin ve yakın talebelerinini başından geçen 15 hikaye anlatır. Herbiri
neredeyse birer paragraflık öykücükler. Kıssanın değil, hissenin
nazara alınması gereken kısa anlatılar...
İlk önce, misal nev’inden anlattığı kendi hikayesinin anafikri şudur:
Ben
şahsi kemalatıma odaklanmak istedim, ancak kader beni diyar diyar sürdü; maksadımın
aksiyle tokat yedim.
Belli ki, Bediüzzaman, diyar diyar
sürülmesinin hikmetini arıyor; bunu da Şefkat Tokatları olarak değerlendiriyor. Kader-i İlahi zulmetmez
diyor. Kaderi tenkit etmiyor. Hayra yorması, güzel görüp güzel düşünmesi... Tam bir pozitif psikoloji!
....
Şu mahut süreçte de
dünyanın her yerine olduğu gibi Kanada’ya da çok gelen kimse var. Birbirinden
değerli, bulunduğu her yere ve ortama kıymet katacak insanlar...Farklı farklı
hikayeler. Ağır travmalardan geçenler de var, daha rahat görünenler de...
Yaşlarına, başlarına
bakmadan yurtlarını yuvalarını, mahallelerini, işlerini, akrabalarını,
evlatlarını... terk etmek zorunda kalanlar. Macera peşinde değiller. Hizmetin
kendilerine verdiği bir vizyonla, cesaret ve rahatlıkla bir arayış içindeler...
Bir sevk-i İlahi ile yer yer gezdirildiklerinin
idrakinde mütevekkil bir halde çoğu!
Kendilerinden önce
dünyanın her bir yanına, kendileri gibi hisseden kimseler gidip oralarda
yerleşikleştiğinden, yeni gelenler ciddi zorluklarla da karşılaşmıyor.
Gittikleri her yerde kendilerine ehlen ve sehlen hoşgeldiniz diyebilecek
birileri var...O yollardan daha önce birileri bedeller ödeyerek geçmiş zaten!
........
Türkiye’de işler düne
kadar güzeldi, rahattı. Maaşlar zamanında yatıyordu. Temizliğe çağrılan hanım, işlerin havale edildiği sekreterler...
Tayin çıksa da, ev aldık deyip gitmemeler...
Kıdem...
Tayin çıksa da, ev aldık deyip gitmemeler...
Kıdem...
Mahalle değiştirmeler, sınıf atlamalar...
Kiralardan çıkılıp "nezih" semtlerde ev barklar...
Kiralardan çıkılıp "nezih" semtlerde ev barklar...
Excel dosyalarındaki
rakamlar büyüdükçe büyüyordu.
Toplum nezdindeki itibara da diyecek yoktu...
Toplum nezdindeki itibara da diyecek yoktu...
Kalplerde sinsice “yuvalanan” şu hayat pek güzel bir
şeydi doğrusu...
Sadece... belki arabanın
modeli değiştirilmeli, artık tatile köye değil de Avrupa’ya uçulmalı, davetlerde en
önlerden yerler ayrılmalı, hoşamedilerle mukabelede bulunulmalıydı...Hizmet
değil mi, atlanır uçağa nerelere olsa gidilirdi...
Bu bahis uzun, bu hamur çok su götürür; zülf-i yare dokunmamak için kısa kesilmesi en hayırlısı...
............
Bediüzzaman, Lemalar’daki İhlas
Risalesi'nin her onbeş günde en azından bir kez okunmasını tavsiye ediyor.
O yolun yolcuları, en
azından bela ve musibet zamanlarında Şefkat Tokatlarını, yeniden taze bir niyet
ve nazarla... okumaları da iyi olur.
Sadece, insanlar değil,
bazen hareketler de şefkat tokatı yiyebilir!
Bu, Fethullah Gülen’in yaklaşık 10 yıl önce dile getirdiği gibi bir “Cemaat enaniyetin”den de olabilir, bir Cemaat rehavetinden de...
Bu, Fethullah Gülen’in yaklaşık 10 yıl önce dile getirdiği gibi bir “Cemaat enaniyetin”den de olabilir, bir Cemaat rehavetinden de...
10.Lema’yı....
okurken, sadece
Bediüzzaman ve talebelerinin başından geçmiş hikayeler, menkıbeler gibi değil,
kendi Şefkat tokatlarımızı anlamaya vesile olacak şekilde...
......
Ben de, belki, ileride o Bediüzzaman
cesaretini ve açık yürekliğiliğini bulursam kendimde, yediğim onlarca Şefkat tokadını
tadat ederim buralarda.
Evet, şu dünya denen
misafirhanede, kişi çoklukla maksadının
aksiyle tokat yiyor.
No comments:
Post a Comment