Thursday, February 27, 2014

WAR MISIN ROK MUSUN?

Uzun zamandır,  Türkiye'ye 11 bin kilometre uzakta bir uzlethanede imrar-ı hayat ettiğimden, yurdumun bazı turfandalarını ıskalıyorum.  Memleketimizin ilim, irfan  semalarında bir şimşek gibi çakan, matbuatımızın  istikbal  vaad eden böyle  ateşpare-i zekalarından  mahrum kalıyoruz  ne yazık ki...

İlkin, bir bahar akşamı  rastlamıştım kendisine,  Youtube'da gezinirken...  Kötü bir  ilk  intibaydı...İri  iri  konuşan, dinlemeyen, yeni olan her şeyin iyi  olduğu  zehabında bir  genç. Tam bir  Ya yeni hal ya izmihlalci...Dünyanın,  1981’de yaratıldığına inandırmış kendini.

Gel zaman git  zaman,  neredeyse  bir yıl geçmiş bu tesadüfi YouTube videolarının üzerinden.

İki üç haftadır, internetten Dinamit programını  izliyorum.  Rasim  Bey de orada... Programın Kamber’i...

Kendisinden öğrenmemize  göre,  Başbakan evde oturmuşmuş şu an onu izliyormuş.  Biz diyor, biz  var ya biz,  bir daha  vesayetçi rejime  asla müsaade etmeyiz.  Çünkü biz  Yeni  Türkiye’nin   D- demokrat  gazetecileriyiz.  Hatta Başbakan ,  geçen Nagehan’a....   Geçen akşam Barlasların evinde...Sonra, dün falanla,  bugün de feşmekanla  görüştüm, hatta sırf geçen gün feşmekan bin fülan ile lunch’ladığım  için bazıları  tarafından da hazmedilemiyorum...Hem daha bir saat önce CNN’de burda söylediklerimi, aynen orda da  ifade ettim. Buradan çıkışta da....Vs  vs.

Bu minvalde  epey  benbenlik yavesi...

Ama muhabbeti de güzel.  Bu savruk  cerbezenin tuhaf bir cazibesi  var.

Bir  hafta, iki  hafta...Rasim Bey,  beni   sarmaya  başladı.  Her gün bir kaç  TV ekranı, her hafta üç beş  gazete vs.   Her yerde o.

Dem bu demdir dem bu demdir dem bu dem...

Evet, Rasim  Bey’in dilinden  düşürmediği bir  Yeni  Türkiye  lakırdısı var.  Bu kelimenin serhoşu  olmuş. Yeni Rakı gibi  bir  şey.  İçtikçe ( pardon,konuştukça  ) kendinden geçiyor.

Gözü hiç  bir şey görmez olmuş. Yaşı da  genç,  malumatı da yerinde maşallah,  tam bir kim tutar seni vakası...

Eskiler böyleleri  için:

Gör zâhidi kim sâhib-i irşad olayım der,
Dün mektebe gitti, bugün üstad olayım der. beytini okurlardı. Türkçesi, cin olmadan adam çarpmaya çalışmak...

Rasim Bey’le pek çok  konuda hem fikiriz.  Yavaş  yavaş  emarelerini görür gibi olduğum  Yeni Türkiye, beni de taa  dünyanın bir ucunda olmama rağmen çok heyecanlandırıyor. Hem, kendisinin  vatan millet sakarya  vadilerinde cansiperane  verdiği  mücadelesini canugönülden kutluyorum. Cesareti  ayrıca  takdire  şayan. Helal  olsun.

Ama..

Bir kaç şeyin altını  da çizmeden yazıyı  bitirmek istemiyorum.  Çünkü,  bu  yazıyı  sadece bu bir kaç şeyi  demek için  yazıyorum.

Eskiler, usülsüz vüsul olmaz, üslub esasa mukaddemdir gibi şeyler  söylerlerdi.

Rasim Bey  ile fakirin Yeni  Türkiyeleri  birazcık, çok fazla  değil,  farklı...

Mesela  ben, löm löm konuşan,  ama dinlemeyen bir Yeni  Türkiye’yi kabul  etmiyorum.

Mazlumun,  mağdurun hakkını hukukunu savunuyorum, ama  su akarken testimi de doldurmalıyım diyen, halkın halet-i ruhiyesi üzerinden ikbal avcılığı yapan   gazetecilerin ekranlarda köşe kapmaca oynadıkları...  bir  Yeni Türkiye istemem.

 “Özgürlüğün çarpıntısı"  logosuyla websitesi açıp, " Eyyamcılığın daniskası"nı yapanların prim yaptığı Yeni  bir  Türkiye de  görmek istemem.

Ortaya koyduğu işe göre değil, ilişkilerine göre istihdam olunanların iş tuttuğu  Türkiye’ye  ben zaten  Yeni  demem.

Külhanbeyi  edasıyla  racon kesen, ortalık karıştıran, sonra da birlikten beraberlikten söz eden hali  kaline uymaz,  şecaat arzederken sirkatin söyleyen, dedesi  yaşındakilerle  muhatap  olurken asgari saygı kurallarına bile  riayet etmeden konuşan  nevzuhurların arz-ı  endam ettiği memlekete, değil Yeni,  Türkiye  bile demem.

İcazet aldığı  tekkenin şeyhinden “yürü pirim, top  senin çevgan senin bu dönem”  iltifatının gazıyla hareket ederken  ne minber ne de mihrap  bırakan usül erkan  gözetmezin sikkeyi  basıp  turrayı  kesmeye çalışan Ali  kıran baş kesenlerin ahkam kesitiği bir  Türkiye’ye de Yeni diyemem.

Hoşlanmadıklarının üstünü eks'leyen, bir kaç alkışa  tav olan... Konuşmalarında , " Senin Yeni Türkiye'de  miadın doldu" repliğini dillerine pelesenk  eden,  ortamını bulduğunda ise  yağcılık sanatının şaheserlerini  sergileyen.....Histerik  bir Meşrutiyet  isterükçüsü,  biraz  Felatun Bey,  biraz  Rakım Efendi,  Recaizade’ye Araba Sevdası ( ya da  Yalı  Sevdası)  novellasını yazdıran züppe tipinin 2012 mümessillerinin  nam saldığı  bir Türkiye’ye  yeni  diyenlerin sadece egolarına yeni’ldiklerini  söyler...

 Ve selam ederim.

No comments:

Post a Comment