WAR MISIN ROK MUSUN?
Uzun zamandır, Türkiye'ye 11 bin kilometre uzakta bir uzlethanede imrar-ı hayat ettiğimden, yurdumun bazı turfandalarını ıskalıyorum. Memleketimizin ilim, irfan semalarında bir şimşek gibi çakan, matbuatımızın istikbal vaad eden böyle ateşpare-i zekalarından mahrum kalıyoruz ne yazık ki...
İlkin, bir bahar akşamı rastlamıştım kendisine, Youtube'da gezinirken... Kötü bir ilk intibaydı...İri iri konuşan, dinlemeyen, yeni olan her şeyin iyi olduğu zehabında bir genç. Tam bir Ya yeni hal ya izmihlalci...Dünyanın, 1981’de yaratıldığına inandırmış kendini.
Gel zaman git zaman, neredeyse bir yıl geçmiş bu tesadüfi YouTube videolarının üzerinden.
İki üç haftadır, internetten Dinamit programını izliyorum. Rasim Bey de orada... Programın Kamber’i...
Kendisinden öğrenmemize göre, Başbakan evde oturmuşmuş şu an onu izliyormuş. Biz diyor, biz var ya biz, bir daha vesayetçi rejime asla müsaade etmeyiz. Çünkü biz Yeni Türkiye’nin D- demokrat gazetecileriyiz. Hatta Başbakan , geçen Nagehan’a.... Geçen akşam Barlasların evinde...Sonra, dün falanla, bugün de feşmekanla görüştüm, hatta sırf geçen gün feşmekan bin fülan ile lunch’ladığım için bazıları tarafından da hazmedilemiyorum...Hem daha bir saat önce CNN’de burda söylediklerimi, aynen orda da ifade ettim. Buradan çıkışta da....Vs vs.
Bu minvalde epey benbenlik yavesi...
Ama muhabbeti de güzel. Bu savruk cerbezenin tuhaf bir cazibesi var.
Bir hafta, iki hafta...Rasim Bey, beni sarmaya başladı. Her gün bir kaç TV ekranı, her hafta üç beş gazete vs. Her yerde o.
Dem bu demdir dem bu demdir dem bu dem...
Evet, Rasim Bey’in dilinden düşürmediği bir Yeni Türkiye lakırdısı var. Bu kelimenin serhoşu olmuş. Yeni Rakı gibi bir şey. İçtikçe ( pardon,konuştukça ) kendinden geçiyor.
Gözü hiç bir şey görmez olmuş. Yaşı da genç, malumatı da yerinde maşallah, tam bir kim tutar seni vakası...
Eskiler böyleleri için:
Gör zâhidi kim sâhib-i irşad olayım der,
Dün mektebe gitti, bugün üstad olayım der. beytini okurlardı. Türkçesi, cin olmadan adam çarpmaya çalışmak...
Rasim Bey’le pek çok konuda hem fikiriz. Yavaş yavaş emarelerini görür gibi olduğum Yeni Türkiye, beni de taa dünyanın bir ucunda olmama rağmen çok heyecanlandırıyor. Hem, kendisinin vatan millet sakarya vadilerinde cansiperane verdiği mücadelesini canugönülden kutluyorum. Cesareti ayrıca takdire şayan. Helal olsun.
Ama..
Bir kaç şeyin altını da çizmeden yazıyı bitirmek istemiyorum. Çünkü, bu yazıyı sadece bu bir kaç şeyi demek için yazıyorum.
Eskiler, usülsüz vüsul olmaz, üslub esasa mukaddemdir gibi şeyler söylerlerdi.
Rasim Bey ile fakirin Yeni Türkiyeleri birazcık, çok fazla değil, farklı...
Mesela ben, löm löm konuşan, ama dinlemeyen bir Yeni Türkiye’yi kabul etmiyorum.
Mazlumun, mağdurun hakkını hukukunu savunuyorum, ama su akarken testimi de doldurmalıyım diyen, halkın halet-i ruhiyesi üzerinden ikbal avcılığı yapan gazetecilerin ekranlarda köşe kapmaca oynadıkları... bir Yeni Türkiye istemem.
“Özgürlüğün çarpıntısı" logosuyla websitesi açıp, " Eyyamcılığın daniskası"nı yapanların prim yaptığı Yeni bir Türkiye de görmek istemem.
Ortaya koyduğu işe göre değil, ilişkilerine göre istihdam olunanların iş tuttuğu Türkiye’ye ben zaten Yeni demem.
Külhanbeyi edasıyla racon kesen, ortalık karıştıran, sonra da birlikten beraberlikten söz eden hali kaline uymaz, şecaat arzederken sirkatin söyleyen, dedesi yaşındakilerle muhatap olurken asgari saygı kurallarına bile riayet etmeden konuşan nevzuhurların arz-ı endam ettiği memlekete, değil Yeni, Türkiye bile demem.
İcazet aldığı tekkenin şeyhinden “yürü pirim, top senin çevgan senin bu dönem” iltifatının gazıyla hareket ederken ne minber ne de mihrap bırakan usül erkan gözetmezin sikkeyi basıp turrayı kesmeye çalışan Ali kıran baş kesenlerin ahkam kesitiği bir Türkiye’ye de Yeni diyemem.
Hoşlanmadıklarının üstünü eks'leyen, bir kaç alkışa tav olan... Konuşmalarında , " Senin Yeni Türkiye'de miadın doldu" repliğini dillerine pelesenk eden, ortamını bulduğunda ise yağcılık sanatının şaheserlerini sergileyen.....Histerik bir Meşrutiyet isterükçüsü, biraz Felatun Bey, biraz Rakım Efendi, Recaizade’ye Araba Sevdası ( ya da Yalı Sevdası) novellasını yazdıran züppe tipinin 2012 mümessillerinin nam saldığı bir Türkiye’ye yeni diyenlerin sadece egolarına yeni’ldiklerini söyler...
Ve selam ederim.
No comments:
Post a Comment