KANADALI DEĞERLER
Kanada sadece olağanüstü
tabiatıyla değil, devlet ve toplum düzeni, istikrarlı ekonomisi, insan haklarına verdiği
değer ve önem gibi evrensel değerleri içselleştirmiş bir ülke olarak da çok
önemli.
Öncelikle, hakim değerler manzumesini
anlayabilirsek, Kanada’nın toplumsal dokusunun kodlarını daha iyi okuyabiliriz.
Kanadalılık tanımlanırken
aşağıdaki ayırdedici karakteristiklere özellikle
vurgulamak gerek:
·
İngiliz ve Fransız kültürel miraslarının baskın etkisi.
·
Amerika’dan farklı bir tarihi geleneğe sahip olması.
·
Demokratik düzen ve çokkültürlülük politikaları ile azınlıkların kendi
kimliklerini sürdürmelerine izin veren
yasaları.
·
Anayasa’da israrla vurgulanan üç husus: “
Barış, Düzen ve İyi Hükumet”
·
Ülkenin azametli ve cesametli coğrafyası ile Kanadalılık şahsiyeti arasındaki derin bağlar...
İşte Kanada…
Ülkenin değerler
manzumesininin şekillenmesinde, Hristiyani unsurların ağırlığı inkar edilemez. Hakim kültür, Avrupalı
(İngiliz, Fransız), hakim din de Hristiyanlık ( baskınlıkla Katoliklik)tır. Resmi
bir dini olmayan laik Kanada’da, Hristiyanlığın etkisini her yerde görebiliriz. Bazı şehirlerde neredeyse her sokakta bir
kilise vardır.
Her yerde olduğu gibi
Kanada’nın da milliyetcileri vardır. Buradaki milliyetçileri, muhafazakar
olarak tanımlamak daha yerinde olur. Ülkenin bağımsızlığını, kültürel,
toplumsal, dini ve manevi değerlerini savunan bir zümre... Ayrımcılık çok büyük
bir suç sayıldığından, başka ülkelerde rastlanabilecek farklıyı ve azınlığı
ötkilişetiren milliyetcilik Kanada’da yoktur.
Bir diğer Kanadalılık
özelliği ise, ülke insanının iyi bir dinleyici olmasıdır. Kanadalı’ların konuşulanı dinlemekten,
anlamaya çalışmaktan ayrı bir zevk alirlar. Dıştan gelen değerlendirme ve
yorumlara çok önem verirler, saygı duyarlar. Bu dinleme alışkanlıkları,
nezaketleriyle birlikte, biraz da kendileri hakkında konuşmak istememelerinden kaynaklanıyor.
Konuşmak yerine konuşturmayı tercih ediyorlar. Biraz özgüven, biraz tevazü ve biraz
da ötekini, muhatabını tanımak isteği... Oysa biz millet olarak, kendimiz,
ülkemiz hakkında gözlerimiz parlayarak
saatlerce konuşabiliriz. Hamaset, Kanadalıların sevmediği, daha doğrusu
bilmediği bir şey.
Kanada değerlerinin
şekillenmesindeki diğer önemli unsur, Amerika ile olan komşuluk ve yakın kültürel, ticari münasebetlerdir.
Kanadalı’larda bariz bir Amerikan
kompeksi var. Kendilerini tanımlarken, her fırsatta sosyal, siyasi,
ekonomik acilardan kendilerini Amerika ile karşılaştırıyorlar Sürekli bir
Amerika ile didişme halindeler. Nüfusun genelinde Amerikalılara karşı bir
antipati olduğu söylenebilir. Kanada’nın bir an evvel Amerika kompleksini üzerinden atmasında fayda var.
Şikayet etmek belirgin bir Kanadalılık tavrıdır.
Bir dokunsan, bir ah işitirsin Kanadalı’dan. Bir oturuşta şikayet
edebilecekleri onlarca konu bulabilirler. Vergilerden şikayet eder, trafikten
dem vurur, görgüsüz ve menfeatçi göçmenlerin ülkeyi mahvettiğini düşünür,
havadan sudan sızlanır, devleti şikayet eder.
Kanada gibi genelde müspet
bir imaja sahip ülke sayısı, ne yazık ki fazla değil! Devletin imaj yapıcıları,
temelleri atarken, barışçıl, yardımsever, muhtaca el uzatan sosyal bir
devlet ortaya koymaya çalışmışlar; bunda
da belli ölçüde başarı sağlanmış. Uluslararası sahnede tarihi misyonlar
üstlenmiş çokkültürlü Kanada, kendisine vizyon olarak savaşların yanında yer
alan değil, barışı sağlamaya çalışan elçi,
arabulucu bir ülke olmayı belirlemiş. Son yıllardaki Muhafazakar Hükumetin kimi
politikaları bu imajı zedelese de, Kanada halkında belirgin bir şekilde
mazlumun yanında saf tutma anlayışının hakim olduğu söylenebilir.
Kanada sadece
buzların, okyanusların, dağların, geyiklerin kazların, harika manzaraların
ülkesi olarak değil, aynı zamanda insani değerlerin üretilip öne çıkarıldığı
bir hukuk devleti. Güçlünün değil, hukukun, hakkın ve haklının sözünün geçtiği
bir diyar. Bu konuda çok sayıda güncel örnekler sıralamak mümkün. Bir sonraki
yazımda, bu konuda çok vurucu bir örneği gündeme getirmeyi düşünüyorum.
No comments:
Post a Comment