YETMİŞİKİ
MİLLET TEK DEVLET
“Etnik sorunlarla milletlerin birbirine düştüğü karanlık
bir dünyada, Kanada farklı kültürlerin barış, zenginlik ve ortak saygı içinde
birlikte yaşayıp çalışabildiği ideal bir model olarak yükseliyor”
Bill Clinton
Anadolu
tarih boyu çeşitli medeniyetlere,
kültürlere, dinlere vatan oldu. Bu nadide vatan parçası tanımlarken köprü kelimesi tercih edilir çoğunlukla. Medeniyetlerin kesişim
noktası, doğuyla batıyı birleştiren bir köprü imgesi canlanır çoğumuzun gözünde.
Geçenlerde,
Kanadalı bir dostum, bu genel nitelemeye itiraz etmemekle birlikte, Anadolu
için en iyi sıfatın, kaynak olabileceğinde
ısrar etti. Defalarca Türkiye’ye gelip gitmiş dostumuz, dünden bugüne
Anadolu’nun zengin birikim ve kültürel harmonisiyle, tüm dünya için
keşfedilmeyi bekleyen bir zengin bir kaynak olduğunu vurguladı. Ona göre, Anadolu köprüden
ziyade, bizzat medeniyetlere kaynaklık yapmış; ve hala yapabilecek bir keyfiyetteydi.
Eski dünyanın
merkezi Anadolu’dan çok uzaklara, “akvam-ı beşerin kum gibi kaynadığı” bir yeni dünya ülkesine gidelim, Kanada’ya. O da Türkiye
gibi farklı din, kültür ve milliyetten milyonlarca
insanı barındırıyor topraklarında.
Tarihçilerin Eski Kanada diye anlandırdığı, hemen hemen yirminci yüzyılın ilk yarısına kadar gelen bir dönem var. İngiliz ve Fransız ağırlıklı bir dönem. Artık bu "beyaz" Eski Kanada’nın yerinde yeller esiyor. Şimdi, daha hızlı, renkli, zengin ve her geçen gün farklılaşan, dinamik bir ülke duruyor karşımızda. Adetler, gelenek ve görenekler de hızla değişiyor. Her ülkeden, her renk, ırk, din, tarikat veya topluluktan insanın harman olduğu bir yer nüfusun yarısının Kanada’da doğmadığı Yeni bir Kanada.
Dünden bugüne Büyük Kanada Toplumununun
mozayiğini teşkil eden milletlere genel olarak bir bakalım:
Yerliler
Kanada’nın gerçek sahibi olan
yerlileri, üç grupta incelemek mümkündür: Indian,
İnuit ve Metis. Tüm yerlilerin sayısı, toplam nüfusun sadece yüzde ikisidir. Genellikle
kabileler halinde özel yerleşim yerlerinde yaşayan ve geleneksel liderlerce yönetilen yerliler, Federal devletin özel yasaları ile koruma ve kontrol altındadırlar. Kanada Yerlilerinin, kısmen de olsa ayrıcalıklı bir
konumları vardır. Sözgelimi federal
devlete kayıtlı yerliler, vergi ödemezler.
Düzensiz yerleşim birimleri,
başarısız okul sistemleri, yüksek işsizlik oranları, alkol ve uyuşturucu kullanımındaki
fazlalık; yerlileri sorun haline getirmiş, onları her daim Kanada hükümetine
karşı isyankar ve sorunlu bir pozisyona itmiş. Bununla birlikte, Federal devletin,
yerlilerdeki verimliligi artırma, toplumda onları daha üretken hale getirme konusunda
çalışmaları yabana atılamaz.
Bazı yerli grupları tamamen dış
etkilere kapalı, kendi kültür ve dillerini yaşama ve yaşatmayı sürdürüken;
özellikle Alberta ve Manitoba eyaletlerinde yaşayan Metis yerlileri, Fransız
kültürüyle yoğrularak, özgün bir kültür meydana getirebilmişler, toplumla daha içli
dışlı hale gelebilmişlerdir.
İnuit’ler, Kanada’nın buzullarda
yaşayan yerlileridir. Eskimo adıyla bilinirler. Küçük gruplarlar halinde ve tecrit edimiş bir hayat yaşarlar.
Avcılık ve balıkçılıkla geçinirler. Kanada Meclisinde daimi bir İnuit temsicisi,
Kanada’nın bu bilinen en eski milletini temsil eder.
Fransız ve İngilizler
Günümüz Kanada toplumunun baskın milletleri, Fransızlar ve İngilizlerdir. Bu iki millet, ülke nüfusunun yarısından fazlasını teşkil eder. Bu iki baskın etnik unsur, dil, din, kültür, gelenek ve siyasi olarak ülkenin kaderini tayin eder. Kanada’da, bu iki millet arasında, 1750’lere kadar çizilmiş sınırlar vardı. Sonraları, İngilizler, Fransızları, Quebeck eyaletine hapsederek kontrolü ele geçirdiler. Bu iki etnik unsur arasındaki güç mücadelesi belli alanlarda halen sürmektedir.
Konfedarasyonla,
birlik bütünlük sağlanırken, eyaletsel yönetimler daha fazla güçlendirildi.
Fakat ülkenin büyük kısmı ve işdünyası yine İngiliz kontrolünde kaldı.
Fransızlar ise daha çok çiftçilik ve ucuz işçiliklerle meşgul oldular. Bu durum,
hemen hemen 1950’lere dek sürdü. Quebeck eyaleti, Fransız milliyetçiliğinin
kalesi haline geldi. Quebeck Partisi, Kanada devletinden ayrılıp müstakil bir
devlet gayesiyle kuruldu. Bırakın ayrılıp gitsinler, ayrı bir devlet kursunlar
diyenlerden, ülkeninin birlik ve bütünlüğünden asla taviz verilmemesini
savunanlara kadar, Kanadalıların
Quebec konusunda farklı farklı görüşleri
var. Bu konu, özellikle seçimlerde, en sıcak tartışma konularından biridir.
Diğer göçmeler
Gelen
tüm Avrupalı askerler, denizciler,
seyyahlar kendilerine Kanada’da daha iyi bir yaşam aradılar. Özellikle yirminci
yüzyılın başlarında artan göç dalgası, ülkenin demografisini derinden etkiledi.
Ingiliz, Fransız ve Yerlilerden mürekkep nüfusa yeni renk, dil ve kültürler
dahil oldu.
Zamanla, Kanada,
göçmeliği milli bir politika olarak
benimsedi. Avrupa’dan gelen diğer göçmenler; Alman, İtalyan, Rus, İrlandalı ve Ukraynalılar
olarak sayılabilir. Bu göçmenlerin bir kısmı, büyük şehirlere yerleşip,
oralarda kendi gettolarını kurarlarken, bir kısmı da kırsalda, kendi kültürlerini koruyarak daha
otantik bir hayat sürdüler.
Asyalı Göçmenler
Çin’den
ilk göçmenler, altın madenlerinde çalışmak için geldi. Sonrasında ise, Kanada
Pasifik Demiryolu yapımında kullanılmak üzere, binlerce ucuz Çinli işçi ithal
edildi. Bu işçiler, tehlikeli işlere koşuldu. Dağlarda tünel kazdılar,
nehirlerde köprü inşaatlarında amele olarak istihdam edildiler. Yine yüzlercesi
bu inşaatlarda ölüp gitti. Günümüz Kanada’sındaki Çin nüfusu, daha çok ülkenin
batı sahillerinde kümelenmiştir.
1960’lardan
sonra kısmen iyileştirilen göçmenlik yasalarıyla, Asyadan toplu göçmen alımına
devam edildi. Gelenler, çoğunlukla, Arap, Hindistanlı ve Çinliydi.
1971’de
Kanada resmi olarak çokkültürlülük siyasetini benimsedi. Vatandaş olan hiç kimsenin
kimseye üstünlüğü sözkonusu edilmeyecek, farklı kültürler, devlet tarafından desteklenecekti
yeni politikaya göre. Çokkültürlülük Bakanlığı bile ihdas edildi. Onca
farklı etnik ve dini grup arasında ortak bir Kanadalılık paydası oluşturmayı
hedefleyen bu milli politika; aynı zamanda etnik grupların din ve dil
özgürlüklerine hayat hakkı tanıyor ve varlıklarını yaşatmak etkinlikleri için
maddi imkanlar sağlıyordu.
Afrikalı Göçmenler
Kanada’ya
ilk Afrikalı, 1626’da köle olarak
getirilmiştir. Sonrasında, kölelik ülkenin her yerinde yaygınlaştı, bu yolla çok
sayıda Afrikalı getirildi.
19.yy’ın
ortalarında siyahiler arasında, Kanada, Amerika’dan kaçılıp sığınılacak bir
özgürlükler beldesi haline geldi. Zenciler, kendi aralarında Kanada’yı cennet
olarak adlandırmışlardı
Bugün de
gerek Afrika’dan gerekse Atlantik Adaları’ndan Kanada’ya siyahi bir göç devam
etmekte.
Dünyanın
her milletinden derlenen Kanada toplumunun üyeleri, kendi kültürlerini özgürce yaşatıyorlar.
Okullar, ibadethaneler, kültür ve toplum merkezleri açıp genç kuşaklarını
eğitiyorlar, serbestçe öz kültürlerini koruyup sürdürebiliyorlar. Kültürler arası bu etkileşimden, karışımdan
çeşnili bir lezzet çıkıyor ortaya. Kanada, ne köprü, ne de bir kaynak. Farklı
tat, renk ve kokuları taşıyan gıdaların bir arada kaynadığı tencereyi
andırıyor.
Bazılarına göre bir ütopya
olan çokkültürlüğün, gündelik hayatta güzel uygulamaları var. Medyadaki olumsuz örneklere, bir kısım zihinlerdeki
önyargılara rağmen işlerin çok daha iyi gittiğine inanıyorum. Saygı, sorumluluk,
nezaket gibi en temel insani değerleri gündelik hayatta her yerde
görebiliyoruz. Kimsenin kimseye söz
dinletme, diş geçirme gibi bir derdi yok.
Ülke, her yıl ikiyüzellibinden fazla resmi göçmen alıyor.
Bu insanların her biri farklı kültürden, dinden, gelenekten... Buraya kendi
inançlarından taviz vermeye, fedakarlık etmeye değil, inançlarıyla yaşayabilmek için geliyorlar.
Her millet, kendine
mozayik içinde en güzel yeri bulabilmek icin gayret ediyor. Göçmenler Kanada’nın milli kimliğine darbe vurmuyor,
bilakis bu kimliği pekiştiriyorlar.
Kanada, sadece tabii kaynakları bakımından değil, insan kaynakları bakımından da zengin bir ülke. Devlet, renk, dil, din
ve ırk ayrımı yapmaksızın, tüm vatandaşlarının mutlak eşitliğini temin
ediyor. Yeni Kanadalılara düşen de, kendi
etnik gruplarına karşı sorumlulukları olduğu gibi, Kanada toplumuna karşı da
vazife ve sorumlulukları olduğunu unutmamak.
Fransız
ve İngilizlerden müteşekkil Eski Kanada tedavülden kalktı. Bazıları
Hey Gidi Günler ( Heydays) nostaljisi yaşıyor olabilir, ama dünya ile
birlikte Kanada’nın dinamikleri de değişiyor. Kanada bağrına bastığı yeni sakin
ve sahipleriyle daha iyi bir geleceğe gidiyor.
No comments:
Post a Comment