Anadolu ve maya kelimeleri birbirini ne güzel tamamlamış!
Kitapta, Anadolu’yu İslam ile mayalayan dölleyici kelamın, ariflerin, alimlerin ve kamil mürşidlerin izleri sürülmüş. Birbirinden değerli 35 isimle sohbetler edilmiş. Anadolu’yu “ kelam” ile selam ile demleyenlerin kısa bir
sürede bu coğrafyada nasıl selim bir medeniyet inşa ettikleri serilmiş gözler önüne.
Anadolu’nun İslamlaşma sürecinin
irdelendiği çalışmada öncelikle Bu Ülke'nin sınıları yeniden tarif ediliyor; bugün Misak-i
Milli sınırlarından ibaret oladuğunu düşündüğümüz Anadolu'ya Ortadogu’nun büyük
bir kısmının ve Balkanların da dahil edildiğini görüyoruz.
Anadolu’daki manevi değişimin
kodlarını yine bu topraklara mal olmuş şahsiyetler üzerinden okuma imkanı buluyoruz.
Mesela Ali Yakıcı, “ Nasrettin Hoca’nın asıl amacı yoğurt mayalamak değil,bir işe niyet
etmektir” diyor.
Ahmet Tabakoğlu “ Osmanlı iktisadi hayatını
kuranlar, cömert, cesur ve emeğe saygılı
ahilerdir”
Mahmut Erol Kılıç “Bu toprakları,büyük bilgelerin nefesi
mayalamıştır”
Sadettin Ökten “ Mevlana Celaleddin Rumi, Hacı Bektaş-i Veli, Hacı
Bayram-i Veli ve Şeyh Şaban-ı Veli.. Bu dört direk ile Anadolu bir
manada ruhsal bir dönüşüm geçiriyor” diyor.
Bir kısmı devlet adamı, halk adamları, sanatkarlar, esnaf,
tasavvuf erbabı dini şahsiyetlerin rolü büyüktür bu serencamede. Nasreddin Hoca, Mevlana,Yunus
Emre,Dede Korkut, Süleyman Çelebi,
Emir Sultan, Eşrefoglu Rumi, Ahmed-i Bican, Muhammed-i Bican, Aşık Paşa, Ahmet Yesevi, Haci Bektaş-i Veli, Haci
Bayram-i Veli, Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmud,
Ibn-i Arabi, Sadrettin Konevi, Aziz
Mahmud Hüdayi, Gül Baba, Abdal Musa, Geyikli Baba, Davud-el Kayseri, Ümmi Sinan, Niyazi-i
Misri...tadat etmekle bitmez..
Bu mübarekler “ ballar
balını bulmuş” ve kovanı yağma etmiş letafetli
insanlardı.
Bu başyücelerin irfanlarından hasıl olan bir insan
tasavvurunun ana karekteristikleri verilmiş, kitapta : veren el olmak, gönülsüz olmak ve aşık
olmak.
Ahilik , fütüvvet teşkilatı altı
muhtelif mütefekkirin izinden sürülüyor.
Futüvvetnameler,
Miraciyeler,Mevlidler, İlahiler,Menakipnameler, Mesneviler, Garipnameler... Baciyan-ı Rum, Gaziyan-i Rum…Horasan er(en)lerinden söz ediliyor. Halk aşıkları, Alperenler,
Abdallar, Dervişan, Fatihan... Tekkeler,dergahlar, medreseler,
hangahlar, kervansaraylar, ilim irfan ve edeb mekanları...
Bilal Kemikli “ Anadolu mayasını
yoğuran en önemli şahsiyet bana sorarsanız Yunus’tur” dedikten
sonra bunun sebebini şöyle açıklıyor: “ Çünkü Türkçe’yi en
iyi yoğuran Yunus’tur. Yunus için
Türkce’nin süt dişidir diyoruz.”
Kitap çok önemli sorunların altını da çiziyor. Böylesine zengin bir gelenekten nasıl yararlanılabilir, nasıl bir gelecek inşa edilebilir, bu zengin geçmis bize ne anlatıyor ve geçmisten nasıl “ faydalı, kullanışlı’ bir tarih üretilebilir. Geleneğin ihya ve inşası gibi temel bir mesele de irdeleniyor kitapta…
Bu meyanda Ömer Lutfi Barkan’ın Kalanizötör Dervişler
makalesini hatırlamakta fayda var. Bu kitap çapındaki makale bugün de hala ağırlığını koruyan bir
metin olarak duruyor.
No comments:
Post a Comment