GENÇLER..İNTERNET VE UYKU.
Çocuklarımızla aynı zamanları
yaşamıyoruz sözünü eğitimcilerden çokça duymuşsunuzdur. Haklılar. Çünkü,
çocuklarımız gece ayakta.. internetin başında “gece hayatı” yaşarken, gündüz
derin uykulara yelken açmakta…Bizler ise gündüz işimizde gücümüzde…
Abarttığımı sanmayın! Kanada’da liseli
gençler arasında gittikçe yaygınlaşan bir trend’den söz ediyorum. Ve son
zamanlarda da yakın çevremden en çok şikayet duyduğum konulardan.
Hangi etnik köken ve dini gruptan olursa
olsun… gençler haftasonunu iple çekiyor. Haftasonu onlar için, derslerden,
okula gitmek zorunda kalmaktan azade oldukları, internetin uçsuz bucaksız
koylarında koyakalrında serazad zamanlar geçirebilecekleri zaman dilimleri.
Bana kalırsa, tam da zombileştikleri, fıtratlarına darbe üstüne darbe yedikleri
sanal zamanlar.
Gençlerimiz henüz Perşembe gecesinden
haftasonu moduna giriyor bile… Sonra tek başına ya da bir kaç arkadaş, kendi
evlerinde ya da arkadaşının evinde, sabaha kadar internetin başında…
Malum, internette de yok yok. Gençler,
gecelerini sosyal medyada birbirleriyle çetleşerek, birbirleriyle veya tek
başlarına yeni çıkan oyunları binlerce kez oynayarak, filimler izyerek…
tüketmekte!
Cumartesi- Pazar güneş ışıklarıyla
beraber, yepyeni bir gün bütün hayatiyetiyle pırıl pırıl penceremizde parlamak
üzereyken…uyksuz kalmış gözleri mahmur gencimizin göz kapakları yavaş yavaş
kapanmakta ve sonrası tam gün sürecek bir uyku.
Dolayısıyla haftasonu ailecek bir şey
yapabilmek, bir yerlere gidebilmek mümkün değil. Akşam yemeği saatinde hayata
gözlerini açıp aramıza teşrif eyleyen beyzademiz ya da hanfendimiz gayr-i
memnun bir edayla, ebeveynlerinin yanında bulunma lütfunu bahşettikten sonra tekrar
uzlethanesine çekiliyor; sonra tekrar sabaha kadar internet.
Pazartesi okul var-mış! Elinde telefon,
kafa yastıkta, umurunda mı dünya!
Kalkabilirse gidecek. Kalkamıyor. Ottawa-Carleton
District School Board’un bildirdiğine göre neredeyse yüzde 50 lise öğrencisi Pazartesi
günü ilk derslerde arazi…
Burada internetin malum melanetleri
üzerinde değil de… uykunun üzerinde duracağım. En tabii, zihni ve bedeni
beslenme kaynaklarımızdan olan uyku.
Ne yazık ki iyi bir gece uykusunun
önemini, yetişkinler gibi gençler de tam idrak edemiyor! Texas Üniversitesi Sağlık
Merkezi’nin 4000’den fazla genç, teenager, üzerinde yaptığı yeni bir araştırma
çarpıcı sonucu ortaya koydu. Gençlerin uyku alışkanlıklarının sıkı sıkıya
izlenerek ortaya konulan araştırmanın sonucu şu: Yeterli ve düzenli gece uykusu alamayan çocukların, gece uykusuna
dikkat eden akranlarına nazaran tam dört kat daha fazla depresyon yaşıyor!
Aynı şekilde Hastalıkları Kontrol ve
Koruma Merkezi de, Amerikan lise öğrencilerinin yüzde 70’inin düzenli gece uykusunu
tam olarak alamadıklarını tespit ediyor.
Zihinsel
sağlık uzmanı Nicole McCance, uykunun okul yaşı çocuklarının beyin gelişimi
için hayati önemde olduğunu belirttikten sonra, özellikle son iki yılda
gençlerdeki uyku düzensizliğinin büyük artış gösterdiğini belirtiyor. McCance,
buna sebep olarak, gençler arasında her geçen gün yaygınlaşan sosyal medya alışkanlığının
olduğunu da ifade ediyor
McCance
“Sosyal medya çocuklarda geç vakitlere kadar ayakta kalabilmeleri için bir
baskı yaratıyor. Soyal medyadan çekilip uykuya gidenler, arkadaş grupları
arasında popüler olamıyorlar. Bu sebeple, Amerika ve Kanada’daki lise öğrencileri,
genel itibariyle gece yarısı 1’e kadar internetin başında. Uykusuzluk, öğrencilerde
motivasyonsuzluğu ve gerçek hayata ilgisizliği de beraberinde getiriyor.
McCance’e
göre, uykudaki düzensizlik, zihni, dolayısıyla düşünmeyi de etkiliyor.
Uykusuzluk nedeniyle bezginliğe, daha kolay öfkenebilir olmaya, bedensel olarak
aşırı ve daimi yorgunluğa yakalanan bir gencin, olumlu düşünebilmesi çok zor! Bu
durumun az cok farkında olan liseliler için de, bu kısır döngüyü kırabilmek, bu
sorunun üstesinden kendi başlarına gelebilmek mümkün değil.
Dr.
Azmeh Shahid de bu sorunun gün be gün artan bir problem olduğunun altını çiziyor.
Hastalarında son zamanlarda ortaya çıkan sorunların uykusuzluktan
kaynaklandığına dikkat çeken Shadid, özellikle çocuk ve gençlerde uyksuzluğun
tetiklediği heyecan, isteksizlik ve tedirginlik gibi devamiyet gösteren ruhsal
modların yaygınlığını dile getiriyor. Uykusuzluğun nedenleri olarak da, sosyal
etkenlerin yanında, çocuğun okul ve aile ortamında maruz kaldığı kimi
olumsuzlukları işaretliyor.
İyi bir
gece uykusundan bedensel olduğu kadar, duygusal ve zihinsel olarak da
ziyadesiyle faydalanabileceğimizin altını özenle çizen Nicole McCance, yazdığı
Depresyonu
Doğallıkla Yenebilmenin 52 Yolu adlı kitabında, çocuklarının
uykularını iyice almalarına önem veren ebeveynler için bazı önerilerde
bulunuyor. Bildiğimiz öneriler olsa da, yazıyı McCance’nin nasihatleriyle
bitiriyorum:
Çocuklarınızın
Haftasonu uykularını düzenleyin ve haftasonu sabahlarını haftaiçi sabahlarından
farklı görmeden, erken kalkmalarını sağlayın. Haftasonları fazladan uyuma,
sanki haftasonlarının fıtratında varmış ve doğalmış gibi bir zan sözkonusuysa,
o anlayışı kırın.
TV,
Bilgisayar gibi elektronik araçları uykuya gitmeden bir saat önce kapatın.
Müzikten hoşlanan gençler için, sakinleştirici ve uykuya hazırlayıcı mahiyette
enstrümental müzik faydalı ve rahatlatıcı olabilir. Işıklar kısılarak da adım
adım uykuya gitme ortamı sağlanabilir.
Evinizin
uyku ve dinlenme için ne kadar uygun olup olmadığığnı gözden geçirin.
Ebeveynler, çocuklara, erken yatağa giderek örnek olmalı.
Çocuklarınızla
zaman zaman belli fırsatlarla, uykuyu iyi almanın önemi üzerine, bir doğallik
içinde konuşulabilir.
Yatak
odalarında telefon, bilgisayar gibi arac ve gereçlerin kapatıldığından emin
olunmalı. Yatak odasınının bir uyku yeri olduğu bilinci verilmeli.
Yazarımız
en sonda da ılık süt içmenin faziletleri üzerinde durmuş.
No comments:
Post a Comment