KIRIK TESTİ’DEN ALTINI ÇİZDİĞİM YERLER
Kırık Testi 1, Fethullah Gülen’in Amerika’da sohbetler serisinin kitap
haline gelmiş ilk verimi. İlk baskısı Ekim 2004’te yapılmış.
Kitap, bizzat Gülen’in
kaleminden çıkmış bir çalışma değil. Amerika’da az sayıdaki insanla
yaptığı sohbetlerin yazıya geçirilmiş bir hali Kırık Testi. Bu sohbetler, herkul.org sitesinde
haftalık olarak yayımlanıyor. Yayımlamadan önce sanırım Gülen’in
tashihinden de geçiyor.
Sohbet yazısı bir edebi
türdür. Sıcaklığı, içtenliği olan bir yazı türü; duyguların düşüncelerle
kenetlendiği, hayallerle kanatlandığı, gönül bağlarından fikir hevenklerinin
derlendiği, samimi bir türdür... Kırık Testi suyunun da böyle bir tadı
var.
Gülen’in entellektüel
tarihini yazacak olanlar için anahtar kavramlardan biri de kırık’tır (şikeste- broken). Gülen, şiirlerini de Kırık Mızrap
adını verdiği kitapta toplamıştı. Bu anahtar kelimenin Gülen’in ruh ve zihin
dünyasındaki tam karşılığını görebilmek için, eserlerine iyi bakmak
gerekecek. Milletçe yaşanan tarihi inkisarları, genel itibariyle Tanzimatla,
daha özel olarak da Karlofça ile başlatan Gülen’e göre, ardı ardına uğranılan mağlubiyetler milletin
ruh hafızasında ve toplumsal bilincinde tamiri adeta kabil olmayan yaralar
açmıştır.
Sanattan feslsefeye,
edebiyata, tarihe, iktisada, teknolojiye uzanan çeşitli konularda i’mal-i
fikir eden Gülen, cemaatin haricinde de, daha geniş kitlelere seslendiği
Kırık Testi, adeta bir kırkambar zenginliğinde. Kitapta, mütevazı bir
tavırla terennüm edilen, akıcı üslupla sunulan muhtelef çekirdek düşünce açılmayı, işlenmeyi
bekliyor. Gülen’in fikir çilesiyle yoğurduğu, bilge mütefekkiresinin
haddesinden geçen bu düşüncelerin tefekkür dünyamıza yaptığı katkılar, sunduğu
açılımlar, sanırım zamanla daha iyi anlaşılacak.
Bu arada, yayınevine
küçük bir not iletmek isterim. Sohbetleri yazıya geçirmek, kitaplaştırmak
zordur, ince emek, profesyonel bir titizlik ister. Kitabı yayına hazırlayan Nil
Yayınları, kitabın muhtelif yerlerindeki kimi noktalama hatalarını, imla
yanlışlarını ve anlatım bozukluğu olan ifadeleri, sonraki baskılarında tashih
etmeli.
Benim kitaptan altını
çizdiğim bazı satırlar şunlar:
“Bir insanın yalnızken derince
ibadet edip başkalarının yanında sığ yapması riya; kendi kendine yaptığında
verip veriştirip başkalarının yanında özenip bezemesi ise şirk kabul
edilmiştir.”
“Kırk sene
kemeber-beste-i ubudiyet içinde o kapıda durursun ve namaz ancak o zaman
inkişaf eder.”
“İbadet etmek bir lütuf;
ibadete karşı içte hissedilen arzu ve alaka da o lütfun üzerine ayrı bir
lütuftur.”
“En güzel dua
Fatiha’dır. Samimi bir kalble, hangi hastalığa okunursa okunsun biiznillah şifa
vesilesi olur.”
“İşleri Allah’a verince,
Cenab-I Hak ruhta bir inkişaf yaratır.”
“Ene’nin burnunu
kırdığın zaman hüve görünür.”
“İnsan kıymetli şeyler yapmalı,
her gün bir kere daha cenneti kazanmalı, her gün bir kere daha Rabb’ini
tanımalı, her gün bir kere daha değişik buudda mehafet ve mehabet atmosferi
içinde bulunmalı ki yaşamaya değsin.”
“Dünyaya bir hizmet
diyarı olduğu nazarıyla bakıyor ve hayatta kaldığım müddetçe de bu bakışın
gereğini yapmaya çalışıyorum”
“Osman Gazi Hazretlerini, Hz.
Halid’le yanyana getirseniz ( sahabenin mutlak fazileti mahfuz) seçmekte
zorlanırsınız.”
“İnanan bir
gönül,sürekli “ Rabb’imi anlatamayacağım bir dünyada yaşamaktansa ölürüm daha
iyi düşünce ve hissini taşır.”
“Bir insanın millet, ülke ve
ülküsü adına bir şey yapması için herhangi bir payeye sahip olmasına da gerek
yoktur.”
“Kimbilir o mübarek
müesseselerde de ne yiğitler, ne dertli sineler ve nice İ’la-yı kelimetullah
aşıkları vardır.”
“Kendi hakkı olmayan bir yerde,
bir başkasının seccadesinde izinsiz namaz kılmak bile kalp binasının bir
tuğlasını düşürebilir”
“Sürüm sürüm sürünmenin
ilk alameti de matlaşma, renk atma ve heyecan kaybetmedir.”
“Bizim eksik ve gediğimiz,
başımıza gelen her şeyde bir vech-i rahmet göremeyişimiz; ülfet ve ünsiyet
hastalıklarına karşı irademizin hakkını veremeyişimiz;aşk u şevkle kulluk
vazifemizi gereğince yapamayışımız; başkalarının zulmünü Adil-I Mutlak’a havale
edip, kendi muhasebimizle meşgul olamayışımız; kendi işimize bakamayaşımızdır.”
“Canlı insan, bir kaç
kuru ekmek parcasıyla doymasını, bir kayanın üzerine başını koyup yatmasını
bilen ve çok şükür Allah’a doyduk; yatacak bir yer de bulduk diyen insandır.”
“Gönüllerde üzüntü girdapları
meydana getiren bütün hadiselerin milleti ihya etme istikametinde bizde
metafizik gerilim hasıl etmesi gerektiğine inanıyorum.”
“Bu milletin
dirilmesi,sadece bir milletin değil, aynı zamanda İslam dünyasının dirilmesi ve
sonra bütün dünyanın dengelenmesi olacaktır.”
“Cenab-ıHakk’ın rızasını
aradığımız bu yolda, maddi menfeatler bir yana,manevi füyuzat hislerini bile
hesaba katmadan bir nefer olarak hizmet etmek hepimizin hedefi olmalıdır.”
“Bir imtihandan geçmeden
gönüllerde hakiki vahdetin olup olmadığı bilinmiyor. O zamanlar sadece sohbet
dinleme, incelme ve sonra gözyaslarıyla birbirine sarılıp sevinci kederi
paylaşma vardı. İnsanlar, durumları itibarıyla kendilerini küçük kabul
ediyorlardı. O günlerde birlik ve kardeşlik biraz daha kolaydı.”
“Çok zeki ve akıllı, bilge
insanlar bulunabilir; çalışkan insanlar bulunabilir; ama en önemlisi meşverete
açık insanın bulunmasıdır.”
“İnsan yemek yemediğinde
rahatsızlandığı gibi ibadet etmediğinde de huzursuzluk duyacak kadar bunları tabiat
haline getirmezse, daha sonraki ülfet döneminde ayakta duramaz, devrilir.”
“Ayat-ı tekviniye ve teşriiyeyi
her gün bir kere daha, değisik bir yönüyle gözden geçirerek imanımızı yenileme
mecburiyetindeyiz.”
“Hele siz gecenize bir
gündüz boyası çalın, o da sizin gecenizi gündüz yapsın.”
“Zaaflarımızın farkına varma ve
kusurlarımızı itiraf etme, onları iradeyle zapt u rapt altına alma ve
zaaflarımıza,kusurlarımıza rağmen iffetle yaşama bizi evc-i kemalata
yükseltir.”
“Bir insan, devamlı
kendini anlatma, kendini beğendirme lüzumu duyuyorsa, o Allah’ın hasis bir kulu
demektir.”
“İnsan namaz, oruç, hac ve
zekat gibi ibadetlerle yükselebilir; fakat onu çileden çıkaracak bir şey
karşısında gayzını tutabilmesi, bir şehvet karşısında bedenindeki o güce karşı
koyabilmesi, onun ibadetlerle elde ettiği yüksekliklerden daha da yukarılara
çıkmasına vesile olabilir.”
“Dişini sıkmasını
becerebilirsen, sendeki negatiflikleri pozitif güce çevirebilirsen, elde
edeceğin güçle, füze hızından daha aşkın bir hızla evc-i kemale vasıl
olabilirsin.”
“Bizler perişan Keloglan’in
padişahın kızına talip olması gibi cennete talibiz. Perişan halimize bakınca,
benim gülesim geliyor. Zira, biz çok küçüğüz, talip olduğumuz şey ise pek
değerli.”
“Günah dediğimiz şeyin
sürekli kendini hissettirmesi müminin kalbinin cilasındandır.”
“Müttakiler dairesi saydığımız
hizmet insanlarının her zaman içtikleri kevser, kokladikları kafur olması lazım
gelirken,onlar da bazen çok çirkin düşünceler içine girebiliyorlar ve kevser
içeceklerine zakkum yiyorlar hiç farkına varmadan.”
“Kendisinde bir şey
vehmeden kaybetmiştir.”
“Hak dostları Cenab-I Hakk’ın
sırlarını ifşa etmez.”
“Ayakların hep yere
bassın ki, düştüğün zaman canın yanmasın, bir tarafın kırılmasın.”
“İnsan altmış yetmış yaşında
olsa ve o zamana kadar imrenilecek bir hayat ortaya koymuş bulunsa bile, yine
de yanlışlıklara düşebilir, hata yapabilir.”
“Kabzı da bastı da
Allah’tan gelen bir imtihan gibi bilmeli ve yöneldiği o kapının tokmağını
çalmaya ve o eşikte beklemeye, iç daralmalara ve kalbi tıkanıklıklara maruz
kaldığı dönemlerde de devam etmelidir.”
“Gözünü kapıdan ayırmadan
beklemek lazım.”
“Kul başarılarında dahi
tevbe etmeli, başarılı olduğunda da günah işlemiş gibi Allah’a yönelmeli;
yönelmeli ki bu başarıları kendisinden bilmesin ve Cenab-ı Hak onları hezimete
çevirmesin.”
“Benciller der ki: Ateş düştüğü
yeri yakar. Ateş nereye düşerse düşsün beni de yakar sözüne gelince, bu kamil
ruhların vicdanlarının sesidir.”
“Firdevsi gibi uzun ve
yaldızlı bir destan keseceğimize Yunus gibi gönülden bir iki mısra ile
seslenmeniz, içinizin sesini ifade edebilmeniz, benim nazarımda daha
kıymetlidir.”
“Rabbimizin her şeyi bizim
hesabımıza planladığını; hep bizi kurtarmaya matuf, bizi hep bir yere
celbetmeye, cezbetmeye matuf olarak yarattığını görmek lazım.”
“Allah potansiyel insan
yaratmıştır ve hakiki insan olmayı kulun iradesine, cehdine, gayretine ve
azmine bağlamıştır.”
“İnsanın kendisini Rabb’inden
uzaklaştıran ya da yakınlaştıran şeyleri çok iyi bilmesi lazım.”
“Kuran’ı ayda bir
hatmeyene seleflerimiz Kuran’ı terkeden adam nazarıyla bakmışlardır.”
“Bir insan samimane, safiyane
gönlünü Cenab-ı Hakk’a verir ve Kuran’a bir çırak olarak teslim olursa, bütün
tenkit mülahazalarından uzak kalır ve ona teveccüh ederse, aklına hayaline hiç
gelmedik şekilde ufuklar açılır önünde.”
No comments:
Post a Comment