Tuesday, June 2, 2015

ERZURUMLU BİR İSLAM ALİMİ: FETHULLAH GÜLEN -2


"Erzurum kilidi, mülk- i İslâm' ın,
Mevla'ya emanet olsun Erzurum.
Erzurum derbendi ehl- i İslâm' ın,
Mevla' ya emanet olsun Erzurum."


              İlk yazının devamı olarak burada  kısaca, Erzurum bölgesinin kimi kültürel hususiyetlerinin Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi üzerindeki tesirlerine bir kapı aralamak isterim. Şüphesiz ki, bu konu, bu köşenin ilgi ve sınırlarının çok ötesindedir;  çok daha kapsamlı bir akademik araştırmayı zorunlu kılmaktadır. Bu konudaki temel düşüncem şu: Fethullah Gülen Hocaefendi, aşağıda bir kısmını ve kısaca sıralamaya çalıştığım Erzurumluluk hususiyetlerini şahsında ve tefekküründe görünür biçimde taşımaktadır. Aşağıdaki başlıkların her biri uzunca ele alınıp daha da açılabilir ve çok sayıda başka başlıklar da eklenebilir. Gülen, Erzurumlu bir alimdir, ancak o bölgeyle sınırlı kalmamıştır; İzmir'e gidince yerellikten çıkmış daha ulusal düzeyde bir varlık kazanmıştır, zamanla da tüm dünyaya hitap eder bir hale gelmiştir. Keşke, bir arastırmacı Gülen'in yaşadığı mekanları teker teker ele alsa ve bu mekanların izinde  Gülen'in düsüncesini ve Hareket'in seyrini takip edebilse...
                                                         
                                                                               Dadaş İslamı

          Fethullah Gülen, Selçuklu ve Osmanlı hayranıdır. Osmanlı Sultanlarından ve onların İslam’a yaptıkları hizmetlerinden söz ederken gözyaşlarına hakim olamaz. Bugün, transnasyonel bir hüviyet kazanmış olmasına rağmen, Türk Osmanlı kültürel milliyetçiliği ve Dadaş müslümanlığı, Hizmet Hareketi'nin tamamlayıcı cüzlerindendir. Türkiye’deki kimi diğer dini gruplara benzemeksizin, Hizmet Hareketi’nde güçlü bir Türk milliyetçiliği damarı vardır. Gülen’in eserlerinde, özellikle de şiirlerinde, Osmanlı tarihi en sık kullanılan temalardandır. O, Türk tarihindeki şaşalı dönemleri hicranlı bir daüssıla ve hasret duygusuyla yad eder...Türk tarihinin kültürel geçmişini çeşitli yazı ve anlatım türleriyle yeniden kurgular.[1] Oradan bir gelecek vizyonu üretir. 

        Hizmet Hareketi’nin mayasındaki bu Türklük unsurunu daha iyi görebilmek için, Hareket’in banisi olan Fethullah Gülen’in doğum yeri olan Erzurum’da hakim bölgesel kültüre ve dadaşlık geleneğine bakılması gerektiğini düşünüyorum. Hakan Yavuz, Gülen’in İslami anlayışının da, onun doğup büyüdüğü bölgesel şartlar ve imkanlar bağlamında gelişmiş olan milliyetçi ve devletçi temayüllerle tesis edildiğini ileri sürer.[2]  Kendisi de bir dadaş olan Alvarlı Muhammed Lütfi Efe, Gülen’in İslami anlayışını ve tasavvufi telakkilerini biçimlendirmiş, onun milliyetçi, muhafazakar, devletçi bir zihin yapısı edinmesinde ve genç Gülen’in manevi şahsiyetinin yoğrulmasında hayati tesire sahip olmuştur.[3] Gülen, İslam’ın Anadolu yorumunun ve tecrübesinin Arap ve İranlılardan farklı olduğu kanaatindedir. Gülen’e göre Anadolu İslamı, müsamaha ve müsalahe temellidir; bu İslam anlayışı Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş gibi çok sayıda saygın Anadolu Müslüman bilgelerinin hayatları, eserleri ve ruhuyla işlenmiş ve yoğrulmuştur.



                                                             İmeceden Himmete

       Erzurum'da yerleşik bir imece kültürü vardır. Halk, belli aralıklarla bir araya gelip toplum yararına kimi ortak projeler yürütür, muhtacın işi görülür. Bu gelenek, Erzurum'da halen canlıdır. Harman sonlarında, Ramazanlarda, düğün ve dernekte kendini gösterir. Özellikle kırsalda halk, yol ve köprü yapımını, tarla işlerini birbirine omuz vererek  yapar. Amaç, maddi karşılık beklemeksizin topluma yardımdır. Para toplanır, cami okul yapılır, gençler evlendirilir. Bugün, Hizmet Hareketi'nde bu tür faaliyetleri sıklıkla görebilmekteyiz. Öğretmenler bir araya gelip eğitim verecekleri okulu inşa ederler, inşaatta ve tamir işlerinde çalışırlar. Fethullah Gülen, muhtemelen Erzurum bölgesindeki bu geleneksel uygulamadan da esinlendiği bu imece geleneği temelli faaliyetleri ifade eden himmet adıyla yeni bir konsept geliştirmiştir. Hizmet Hareketi'ndeki himmet geleneğini, Hareket içinden Peygamber Efendimiz zamanına kadar götürenler de vardır.  Himmet, farklı kesimlerden insanları ortak bir amaç ve proje etrafında toplar ve onları iyilik, doğruluk ve güzellik için  motive eder. Kişiler, toplum yararına, maddi manevi imkanlarını seferber eder. Gülen, Hareket'in ilk günlerinden itibaren varlıklı kimseleri insana yatırım yapmaya teşvik etmiştir. Toplumsal kaynakları milletin yararına harekete geçirmiştir. Zenginlere müşahhas hedefler göstermiş, onlara muhtaç öğrencilere burslar verme imkanları sunmuştur. Hizmet Hareketi, yıl içinde belli periyodlarla himmet etkinlikleri düzenler, insanları yurt içi ve yurt dışında eğitim kurumları açmaya teşvik eder. Bugün, Gülen, Erzuurm'daki bu bölgesel pratiği, dünya sahnesine taşıyarak Kimse Yok Mu gibi dünyanın her yerinde var olan bir insani yardım kurumunun açılmasına ve zamanla da bu kurumun markalaşmasına vesile olmuştur.
                                                               Çay Kültürü

             Erzurum'un yaygın günlük ritüellerinden biri çay kültürüdür. Erzurum ziyaretimde her mahfilde hiç durmaksızın çay içtiğimi hatırlıyorum. Dadaşlar günün her saatinde aralıksız çay içer, ikram eder. Çayın demlenmesinden, içilmesine kadar zengin bir kültür vardır bölgede. Kırsalda, mesela Korucuk'ta, çay taze pınar suyuyla demlenir, demleme faaliyeti aceleye getirilmez. Kıtlama adında özel bir tatlandırıcı kullanılır. İkram edilen çayı içmemek kabalık olarak görülür. Köyden kente her köşede küçük de olsa bir çayevi vardır. Bu çayhanelerin toplumdaki işlevi büyüktür. Sadece çayhaneler değil, evde, tarlada, mescidde, medresede, bağda bahçede çay hep merkezdedir. Sohbetler çayla demlenir. Gülen, hem köyünde hem de Erzurum'da bu çay meclislerinin müdavimlerindendir. Erzurum'un saygın şahsiyetleriyle bu çay ve sohbet mekanlarında tanışır, onlarla aşinalık peyda eder ve onları gözlemleme imkanı bulur. Gülen, Edirne ve İzmir gibi batı şehirlerine gittiği dönemlerde, sıradan bir imam imajının dışına çıkarak sık sık kahvehaneleri ziyaret etmiş, şehrin eşrafıyla bu gibi mekanlarda tanışmıştır. Bu kahvehanelere kendi parasıyla abone olduğu devrin İslami ve muhafazakar gazete ve dergilerini bırakmış, hatta bazı makaleleri oradakilere de okuyarak kıraathane geleneğini canlandırmıştır. Özellikle de İzmir bölgesinde 1960'lı yılların ortasında dini konuları daha geniş halk kesimlerine anlatmak için kahvehaneleri birer birer gezdiği biliniyor. [4]  Gülen'in bu yeniliçi uygulaması İzmir ve civarında önceleri tuhaf karşılansa da Erzurum'da 1940 ve 1950'lerde yaygındı. 
          Burada, yine çayın ve çay kültürünün bugün Hizmet Hareketi içinde ne kadar mühim bir unsur olduğunu da bir kez daha hatırlamalıyız.
                                                    
                                                                 Sportmenlik


         Erzuurmlu hareketli bir mizaca sahiptir; kıpır kıpırdır. Kabına sığmaz. Erzurumlu'nun iki geneleksel oyunu vardır: cirit ve bar. Cirit iki takım arasında, atlar üzerinde oynanır. Uzun tarihi, Orta Asya’ya kadar gider. Bar da Erzurum’un halk dansı, erkekler kadınlar ayrı ayrı oynar. Birlikteligi ve kardesligi simgeler. Gülen, çocukken bu kültürel ve sportif faaliyetlere katılmıştır. Korucuk’tan Erzurum’a taşındığında düzenli olarak spor yaptı.[5] Yakınları, Gülen’in spora İzmir ve İstanbul yıllarında da mutaden devam ettigini belirtiyor. Gülen, egzersiz yapmanın müslümanca olduğunu belirtiyor. Hiç evlenmemiş olan Gülen, bedenen aktif olmanın kişinin haram ve günahlara karşı iradesini sağlamlaştırdığını söylüyor. Hizmet Hareketi’nde spor yapmak, çesitli vesileler bularak futbol, basketbol, masa tenisi gibi sporlarla uğraşmak yaygındır. Spor sağlıklı birey olmak, arkadaşlar arasında uhuvvet ve muhabbeti pekiştirmek kadar, farklı insanlara ulaşabilmek için de iyi bir vesiledir Hareket için...

                                        
                                             Erkek Kadın İlişkileri
            
                 Erzurum'da aile sosyal hayatın hayati bir cüzüdür. Sosyal hayatta erkek ve kadın münasebetleri sınırlıdır. Toplum ve aile cinsiyet temellidir. Geleneksel Erzurum evlerinde haremlik selamlık vardır. Kadın, ailenin namusu olarak telakki edilir ve muhafazası bitemamiha erkeğe aittir. Bu geleneksel ortamda ailede iş bölümü vardır, erkek eve ekmek getirmekle mükellefken kadın evde kalır ve ev işlerini görür. Gülen, cinsiyet meselesinde çok hassastır. Kadın erkek ihtilatına karşıdır. Küçük Dünyam adlı kitapta, köyündeki kadınların dier erkeklere karşı sergiledikleri hassas tedbirden hayranlıkla söz eder. Bu kadınlar namus ve onurlarına ziyadesiyle düşkündür.[6] Hizmet Hareketi'nin en çok eleştirilen husularından biri cinsiyet meselesi ile ilgili durumdur. Hakan Yavuz'a göre Hareket'teki bayanlar yardımcı güç konumundadır ve önplanda değildir. Programlar için hamur işleri ve el işler I yaparken, ana programlarda fazla görünür bir noktada değildir. Bence, Hizmet Hareketi'ne yöneltilen bu eleştirinin haksız noktaları var. Bu konuda, Gülen'in pek çok müslüman aydından daha liberal yaklaşımları sözkonusudur. Kadınlar çok sayıdaki etkinlikte lider konumdadır. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı yıllık Dünya Kadınlar Zirvesi düzenlemektedir. Yinei İslam'da başörtüsünün asli olmayıp teferrüattan addedildiğini söyleyerek konuya farklı bir açılım getiren de bizzat kendisidir.[7] Gülen, bayanların yönetici olabileceğini, hatta olması gerektiğini de söylemiştir.


                                           Dil, Edebiyat ve Kültür
           

                  Erzurum entelektüel olarak otantik ve kültürel bir taşra şehri. Medreseler, çayhaneler, evler ve kervansaraylar canlı bir entelektüel hayatın devam ettiği mekanlar. 1950 ve 1960’ların çayhanelerinde güçlü ve zengin bir sözlü kültür hakimdi.[8]  Aşıklık, bölgede halen yaşamakta olan bir gelenektir. Aşık, bir hikaye anlatıcısı olarak, saz çalar ve doğaclama öyküler anlatır. Aşıklık saygiın bir meslektir; aşık olmak, usta bir başka aşığın that-ı nezaretinde uzun bir eğitim gerektirir. Genel itibariyle ummi olmakla beraber, harikülade hikayeler anlatan, köyler ve kasabalar arasında haber ve bilgi akışını sağlayan, halk üzerinde son derece etkin ve muteber olan aşıklar, düzenli aralıklarla bütün Erzurum bölgesinde seyahatler tertip ederdi. Mesela, Erzurumlu Emrah ve Aşık Dertli bugün de çok meşhurdur; hikemi ve aşıkane deyişleri pek çok Erzurumlu tarafindan ezberlenmiştir. Bu profesyonel tahkiye ustaları, dini ve milli muhtevalı şiirler söyleyerek bölge kültüründe çok önemli bir işlev üstlenmişlerdir. Tahir ve Zühre, Leyla ve Mecnun mesnevileri, Hz. Ali, Battalgazi ve Köroglu hikayeleri anlatagelmişlerdir. Gülen, konuşmalarında bu aşıklardan mısralar ve şiirler kullanır. Özellikle 18.yüzyıl mutasavvıf şair ve alimlerinden olan Erzurumlu İbrahim Hakkı, Gülen’in düşüncesinde ve edebi verimlerinde müessir bir şahsiyettir. Gülen’in kendisi de aşık formunda, tasavvufi gelenekten de etkilenerek hece vezinli şiirler, tasavvufi söyleyişler kaleme almış, ana mesajını şiir fomunda da ifade etmiştir.. Hikaye anlatıcılığı, Gülen’in en kolay farkedilen hususiyelerindendir. Bunda, Gülen’in daha çocuk yaşlarında köylerini ziyaret eden ozanlardan, gençliğinde de Erzurum kahvehanelerinde dinlediği aşıklardan etkilendiğini söyleyebiliriz. Gülen’i “harika bir hikaye anlatıcısı” olarak betimleyen Hakan Yavuz, Gülen’in özenle seçilmis dini ve milli hikayelerle ortak bir kimlik inşa ettiğini ve herkesçe benimsenen bir amaç, bir gaye-i hayal ibda ettigini belirtir.[9]


                                                     Mezarlar ve kervansaraylar
         

                  Erzurum tarihi eserler bakımından zengin bir belde, sayısız kabir-türbe, cami, mescid, han, hamam, kervansaray mevcut…Şehir, Ermenilerin, İlhanlılarin, Akkoyunluların, Selçuk ve Osmanlılarla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin de merkezi noktalarından olagelmiş. Erzurum’un her yöresine serpiştirilmiş türbeler şehrin manevi atmosferine büyük katkı sağlıyor ve insanlara hayatın faniliğini ihtar ediyor. Erzurum’da hayat ve ölüm günlük yaşantıda iç içe geçmiş durumda. Gülen, Erzurum’a genç bir çocuk olarak geldiğinde bu kabir ve türbelerin daimi ziyaretçilerinden biri haline geliyor, bu mekanları geceyarısı düzenli olarak ziyaret ediyor.[10]  Şehirdeki medrese eğitimi sırasında, her birinin bahçesinde büyükçe kabristan bulunan bu tarihi mekanlarda, medrese külliyelerinde ikamet ediyor. Medrese arkadaşı olan Hatem Hoca şöyle der: “ Her zaman türbeleri temizlerdi, kendisine sorulmadan bunu vazife addederdi. Kendisini çok defa tuvaletleri temizlerken görürdüm”[11]  İlginçtir, kendisi de diyanette müezzinlik ve imamlık vazifesi yapmış ve Gülen ile aynı yaşlarda olan amcam İbrahim Sezen, Gülen’in Bornova yıllarını anlatırken, hemen hemen aynı şeyleri hatırlamaktadır. Kendisi yan camide müezzin olan Sezen, Gülen’i ziyarete gittiğinde defalarca gerek camiyi, cami bahçesini gerekse tuvaletleri en ince ayrıntısına kadar temizlerken bulmuştur. Aynı temizlik titizliğini Gülen'in askerlik yıllarında tuvaletlerde ve mutfakta görmekteyiz..Yakın arkadaşı Hatem Hoca, Gülen’in diğer medrese talebelerinin rağmına asla cenaze ve dini merasimlere para karşılı katılmadığını belirttikten sonra onun tam bir dadaş olduğunu söyler.[12]
                  

                                     Gülen’in Erzurum’daki Eğitim Hayatı
         

                Fethullah  Gülen’in resmi tahsili ilkokuldur. Beş yıllık ilk okul eğitiminin ilk iki yılını köy okulunda tamamlamış gerisini de dışarıdan tamamlayarak diplomasını almıştır. Eğitime ara vermesinde babasının tayini rol oynamıştır, zira taşındıkları köyde okul bulunmamaktadır.[13]  Kendisi de öğrenmeye ziyadesiyle hahişkar olan Gülen’in dini eğitimini ailesi üstlenmiştir. Kendisi, daha sonraları seküler eğitimi tercih edebilecekken geleneksel usüllerle dini eğitimine devam etmiştir, medreselerde özel hocalardan Kuran ve İslami ilimleri tedris etmiştir.[14]

             Erzurum soğuk savaş döneminde dini ulemanın temerküz ettiği şehirlerdendir. Ülke genelinde dini eğitim yasak olmasına rağmen, Erzurum’da gizlice de olsa dini tedrisat devam etmiştir. Gülen’in hemşehrisi, medrese arkadaşı, hocası ve kendisine Risale-i Nur Kulliyatı’nı tanıtan Mehmet Kırkıncı Hoca, 1940’ların Erzurum’undaki genel atmosferi şu sekilde tasvir eder: Köyümüzde dini eğitime müsaade yoktu, askerler sürekli köyümüze gelip her şeyi kontrol ederlerdi. Halk, gizlice komşu köylere gider, oralarda, ahırlarda, gizli kapaklı yerlerde Kuran öğrenmeye çalışırlardı.” [15] 
        Erzurum’da Fethullah Gülen meşhur mahalli ulemadan dersler almıştır. Dönemin meşhur Erzurum Müftüsü Osman Bektaş Hoca bunlardan biridir. Gülen, ders aldığı mekanları ve hocaları sürekli değiştirmiş, farklı dini gelenek ve şahsiyetlerden istifade etme imkanları bulmuştur.[16]  Medrese eğitiminin temelini Erzurum’da almıştır. Arapça, Osmanlıca ve Farsçayı burada öğrenmiş, Kuran’ı burada ezberlemiştir. Kuran'ı ezberlediğinde 14 yaşındadır.[17] Ali Ünal’a göre Gülen, Arapça ve Farsça eğitimini babası Ramiz Efendi’den tahsil etmiştir. Babası, tam bir Peygamber ve sahabe aşığıdır. Peygamber'i ve ashabını övgüyle anlatan Arapça ve Farsça şiirleri tarlada, evde yüksek sesle okuduğundan, babasını duyan, dinleyen genç Gülen de tabii olarak bu dillere bir aşinalık ve ünsiyet kesbetmiştir, çok sayıdaki Arapça ve Farsça şiiri bu yaşlarda ezberlemiştir.[18]
         Erzurum’da Gülen üzerinde en çok tesiri olan hoca mutasavvıf şair Nakşibendi şeyhlerinden Alvarlı Muhammed Lütfi’dir. Alvarlı’nın Nakşibendilik bağlantısı ile Gülen, İslam’ın ruhi ve manevi sahasına derin bir ünsiyet kesbetmiştir. Çocukluk yıllarında Gülen’in kahramanı Alvarlı Efe’dir. Alvarlı’nın kendisi de Gülen’e karşı ayrı bir hassasiyet göstermiş, onunla özel ilgilenmiştir.[19]  Gülen, Alvarlı’nın İslam’ın hoşgörüsünü işleyen, manen oldukça zengin olan şiirlerini ezberlemiştir . Gülen, kendisinin İslami anlayışını Muhammed Lütfi Efe hazretletine borçlu olduğunu teslim eder. [20]
           Ezcümle, Erzurum güçlü kültürü, önemli coğrafyası ve tarihsel hususiyetleriyle Gülen’in şahsiyetinde, mütehammil ve mücadeleci fıtratında, dini karakterinde, takva eksenli dini yaşantısında ve fikriyatında belirleyici olmuştur. Erken yaşlarda münasebet kurduğu, daha sonra teşrik-i mesai yaptığı çok sayıdaki Erzurumlu’nun Gülen’in şahsi hayatında ve tefekküründe yeri ayrıdır, ki Gülen kendisi de bu zevatı sık sık konuşma ve yazılarında yad eder, onların kendisi üzerindeki haklarını ve tesirlerini teslim eder. Yazı dili, üslubu, şairaneliği, hatta vaaz tarzı üzerinde bölgenin tesirleri vardır, ki bu  çok daha kapsamlı akademik araştırmalara mevzu olmalıdır. Daha önemlisi, bugün transnasyonelleşen ve dünyanın hemen hemen her yerinde varlık sergileyen Hizmet Hareketi’nin kültürel ve felsefi kökenlerinde bu bölgesel tesirlerin olduğu ileri sürülebilir. Mesela Gülen'in düşüncesinde ve Hareket'in umdelerindeki yerlilik ve Anadoluluk gibi... 
                     Fethullah Gülen bu yerel ve bölgesel unsurları derleyp harmanlayarak bu değerlerden küresel bir vizyon oluşturabilmeyi başarmıştır. Mesela,  milli hisler ve düşünceleri hünerlice istimal ederek Türk insanını motive etmiş ve tedricen de  dini ve milli hassasiyetleri basarılı bir şekilde kombine ederek kendi özgün ve yerli anlatısını inşa etmiştir...Son tahlilde, hitap ettiği kesimi kendi sınırları dışına çıkarmış ve onlara zengin muhtevalı bir ufuk işaret edebilmiştir. Gülen hem  yerli olarak otantik kalmayı başarmış, hem de küresel bir vizyon ve değer üretebilmiştir. Fethullah Gülen'in dini anlayışını ve Hizmet Hareketi’nin felsefi ve kültürel kökenlerini araştırmak isteyen akademisyenler için, kendisinin doğum yeri olan Erzurum zengin malzemeler sunacaktır. 






[1] Yavuz . Toward An Islamic. p.23
[2] Ibid.,28
[3] Erdogan. My Small. 28.
[4] Erdogan. My Small., 47
[5] Erdogan. My Small. 64.
[6] Ibid., 73.
[7] Caha and Aras. :Fethullah Gulen.” 148
[8] Merca. Fethullah Gulen. 271.
[9] Yavuz. Toward An Islamic. p. 37
[10] Erdogan. My Small.42
[13] Dogu Ergil  100 Soruda Fethullah Gulen ve Hareketi. Istanbul: Timas, 2008. P. 14
[14] Erdogan. My Smal. P. 45
[15] Cemal Kalyoncu. Nurlu Hayatlar. Istanbul: Zaman Kitap. 2005. P..67
[16] Ergil. 100 Soruda. P. 17
[17] Ibid.  15
[18] Unal. Fethullah Gulen.p. 11
[19] Yavuz. Toward An Islamic.p. 29
[20] Erdogan. My Small. p.74.

No comments:

Post a Comment