Tuesday, October 14, 2014

Amerika'daki Yahudi gücü


“Amerika’da insanlar, İsrail lobisinden dolayı, yanlışa yanlış demekten korkuyorlar.” Bishop Desmond Tutu, 1984 Nobel Barış Ödülü Sahibi



“Amerika’da insanlar, İsrail lobisinden dolayı,  yanlışa yanlış demekten korkuyorlar.”
 Bishop Desmond Tutu, 1984 Nobel Barış Ödülü Sahibi  
Ne zamandır, okuduğum bir kitaptan söz etmek istiyordum: The Jews Americans.  Amerikalı Yahudiler hakkındaki bu kitabın yazarı Beths Wenger.

Amerika’da Yahudi lobisinin en müessir grup olduğu herkesçe malumdur. Bir dünya devini, sistematik bir şekilde ahtapot gibi sarıp, güç kuvvet elde edince; bu gücü orantılı orantısız canınız istediği gibi kullanabiliyorlar. Bizim gibilere de sadece cılız reaksiyonların esiri olmak kalıyor. Eğitime küfrediyoruz, diyaloğa küfrediyoruz; amansız bir kısırdöngü içinde, kendimizi karanlığa mahkum kılıyoruz. Neyse…
The Jews Americans kitabının yazarı Wenger, Pensilvanya Üniversitesi’nde Tarih profesorü bir yahudi.  Amerika’da üç yüzyıldır varlık gösteren yahudilerin “beyin yapıcıları”nın, başmimarlarının kısa biyografilerini anlattığı çalışmasında, yahudilerin kültürel, siyasi, ekonomik güçlerinin boyutlarını da gözler önüne seriyor.
Kuzey Amerika’ya ilk gelen 23 kişilik yahudi kafilesi, Yahudilik tarihinde yepyeni bir sayfa açarak, 1654 yılında, Portekizlilerin Hollandalılarla takasladığı Recife adasına sığınmacı olarak yerleşiyorlar.
Yeni Dünya’da zorluklar, sıkıntılar çeken ilk yahudi grup, kimliklerinden asla taviz vermiyor; ama yeni toplumun tepkisini çekebilecek tavır ve davranışlara girmekten de içtinap ediyorlar. Çalışkanlık ve disiplinleriyle seviliyorlar, küçük dükkanlarla ticarete başlayıp  kısa sürede Amerika’daki tekstil sanayiine hakim olmayı başarıyorlar.
Nüfuslarını Newyork Lower East Side’da yoğunlaştırıyorlar. Ticarette yerleşikleşince, siyaset dahil her sahada varlık göstermeye başlıyorlar. Yeni Kıta’ya uyumda zaman kaybetmiyorlar.
1800’lu yıllara kadar 2.500 olan Yahudi nüfusu 30 yıl içinde yeni göçlerle ikiye katlanıyor. 1850’li yıllar ise, binlerce Avrupalı yahudi için Amerika bir cennet haline geliyor. Baskılardan kaçan yahudiler, Amerika’ya sığınıyor. Dönemin karikatürlerinde, Amerika,Yeni Kudüs olarak tasvir ediliyordu.
kullanModern Amerika’nın teşekkülünde yahudiler, dini liderleriyle, akademisyen, müzisyen, sinemacı, yazar, işadamı, sporcu, siyasetci, asker…gibi her meslek türünde yetiştirdikleri kalifiye bireylerle hayati rol oynamışlardır. İçinde yaşadıkları toplumda, kendilerini diyoloğa kapatıp yokluğa mahkum etme yerine, topluma iyice nüfuz etmişler, toplumu derinden etkilemişlerdir. 

Amerika’nın ilk başkanı G.Washington ile münasebetleri çok sıkı tuttular. Dini hoşgörüsünden dolayı Başkan’ı tebrik ettiler, ziyaret ettiler, kendi mekanlarına davet ettiler. Washington’un da yahudilere saygı belirten mektupları oldu. Bugünkünden çok daha  hristiyan olan o dönem Amerikası’nın hemen hemen tek azınlıktaki dini temsilcileri olarak yahudiler, başarıya giden kapıları diyalog ile açtılar.

Başkan A. Lincoln ise, en yakın adamlarını yahudilerden seçmiş: Sinemacı, yazarMordecai Noah, hayatını eğitime adamış, ilk yahudi okullarını açan Rebecca Gratz, Yahudilik felsefesinin Amerikan düşüncesinde etkin yer almasını sağlayan filozof İsaac Mayer, yahudi göçmenlerin sesi olan, gazeteci Abraham Cahan, bayanları örgütleyenHannah Solomon, siyonizmin Amerika’daki temellerini atan Louis D. Brandeis, Başkan’ın çevresindeki yahudilerden sadece bir kaçıydı. Bu isimler, Amerikan yahudilerinin efsanevi önderleri olarak tarihe geçti. Şimdi ülkenin her yerinde bu isimlerle anılan okullar, hastahaneler, sinagoglar, kültürmerkezleri var.
Arkadan gelenler de sağlam temeller üzerinde faaliyetler gösterip Vivian Gornickler, Lawrance Lowelller, Albert Einsteinler, Stephen Wiseler yetiştirerek günümüz Amerika’sında, her  sahada ismi ilk gelen insanlar yetiştirdiler. Amerika, bu insanların attığı temeller üzerinde yükseldi.
Sonrası ise malum, kendilerinden Amerika’ya başkanlar bile seçtirdiler. Amerika’da, çoğu Nobel’i, Oskar’ı,   İsrailoğulları aldı.
Bugün, Amerika’yı kim yönetiyor sorusuna;  yazılan senaryolar, çekilen sinemalarla, devasa medyayla ortalama Amerikalı’nın zihnini manipüle eden, düşüncelerini biçimlendiren, paraya hakim patronlarıyla ekonomiyi, bilge danışmanlarıyla Başkanları yönlendiren gizli bir millet cevabı vermek yanlış olmaz! Yeni Başkan Obama’nın Gazze katliamıyla ilgili tek kelime edememesi keyfinden değil nitekim! 
Bu güçlerini, tam üç yüz yıllık sabır ve feragat dolu bir mücadeleyle elde etti Amerikalı Yahudiler.
Kitapta bu başmimarlardan, fedakarlardan, idealistlerden söz ediliyor. Genç yahudi kuşakları için rol modelleriyle dolu, ilham verici bir kitap olmalı!
Ya biz! Amerika’nın İsrail güdümünde olduğunu söyleyip durduk. İsrail’i kuru kuruya eleştirip durduk. Yıllar alabilecek, ama sağduyulu aksiyonların değil, fevri, ama manasız ve gayesiz reaksiyonlarda teselli aradık

No comments:

Post a Comment